SOSYAL MEDYA KİRLİLİĞİNİN FARKINDA MISINIZ?
Bugünlerde bilgisi olsun veya olmasın herkes sosyal medyaya herhangi bir konu hakkında içerik üretiyor. Bu içerik üreticilerinin çoğunun ise paylaştığı içerik herhangi bir bilimsel kaynağa dayanmıyor. Tamamen kendi tecrübelerini veya etraftan edindiği bilgileri gelişigüzel ve sonunu düşünmeden paylaşabiliyor. Ama bu bilgiler çoğu insan için mutlak doğru olmaya aday. Özellikle de sosyal medyada gördüğü her şeye inanmaması gerektiğini bilmeyenler için.
Herhangi bir fenomen çıkıp, “Diyetisyene tonla para dökmeyin alın benim ürünümü, çok kısa sürede etkisini göreceksiniz,” diyebilmekte. Veya herhangi bir yaşam koçu rahatlıkla psikolog veya psikolojik danışmanın yerine geçebilmekte. Doktor olmayanlar, “Amandır onu yemeyin, bunu tüketmeyin,” demekten kaçınmazken. Bir de enerji tüccarları çıktı. “Sakın ha evrene kötü enerji yollamayın. Yoksa ejderhaya dönüşürsünüz, aman aman dişil enerjinizi muhafaza edin yoksa kamyoncu muzaffer abiyle farkınız kalmaz.”
Peki neden? İnsan doğru bilgiye bu kadar açken bu bilgi kirliliği neden? Ben bu konu hakkında şöyle düşünüyorum: Kısa yoldan hayat kolaylaştırmanın bir yolunu bulmak istemek. Veya hayatın bugını bulmaya çalışmak da diyebiliriz. Ama ne yazık ki yaptığımız kendimize göre yanlış sayılabilecek şeyler nasıl bir birikim süreci içinde büyüyor ve sorun haline geliyorsa bu sorunları çözmek de elbette zaman alır. Doğru bilgi, doğru yol ve doğru yöntem bizi çoğu zaman doğru sonuca ulaştırır.