FARKINDA MISIN?

“Nasıl yaşamalıyım?” Diye bir soru çıktı karşıma.Bu nasıl soru? Diye düşündüm önce.Nasıl yaşamam gerektiğini bilsem de öyle yaşayabilecek miyim acaba? Buna imkanım ve gücüm olacak mı? Bu da ayrı bir soru. Kime sorsanız hayatı dolu dolu, sağlıklı, mutlu yaşamalıyım gibi birçok sıfat bulunduran cümleler kurar. Sonunda nasıl yaşar, önemli olan bu.
Her şeyden önce insanlar benim hakkımda ne düşünür diye yaşamak yerine, nasıl bir hayat yaşamalıyım diye düşünmek tabi ki daha kıymetli. İçimde huzursuzluk yaratan her davranıştan uzak durmak en güzeli galiba. Kötülükten, kötü düşüncelerden uzak durmak ve iyilik peşinde koşan bir insan olmak. O iyiliğin boyasıyla boyamak yaşamını,düşüncelerini… Pişmanlık hissetmeyeceğin bir hayatı yaşamak. En azından bilerek kimseye haksızlık etmediğin bir hayat. Bunları söylemek kolay tabi. Uygulamak aslolan diyeceksiniz. Uygulayabildiğin kadarıyla yaşamak en azından, diyeceğim ben de. Soğukta açlıktan titreyen bir kediye yardım etmek elinde mesela.Parklara dikilmiş rengarenk çiçeklere basmamak,koparmamak da elinde. Ağlayan bir çocuğu mutlu etmek de elinde. Elinde olanı yapmayıp “Elimden gelseydi yapardım.” demek ne boş bir laf. İnsan böyle diyerek kimi kandırıyor? Bence hiçkimseyi. Kendini de kandırmaya çalışmamalı değil mi?
Bana sorarsanız;illaki şunu yapmalıyım, bunu başarmak zorundayım gibi sözlere de hiç gerek yok. Şimdilerin deyimiyle, fazla kasmayın yani. Hiçbir şey umurumda değil, istediğim gibi yaşarım demek de kendini kandırmak olur sadece. Yeri geldiğinde teşekkür etmek, yerine göre af dilemek hayatımızın içinde olmalı. Hayatı hissederek yaşamalı. Hayattaki her şeyin kokusunu almalı, güzelliğini fark etmeli, varlığının anlamını düşünmeli. Misal; biberiyenin çiçeğini görmek, dalına dokunup kokusunu almak, çiçeğine konan arıyı izlemek. Küçük bir su birikintisinde neşeyle çırpınan kuşu fark etmek, balıkçının önündeki kedilerin sabırla bekleyişini görmek, pastanenin önündeki kuşların dökülmüş susamları afiyetle yiyişlerini seyretmek,çiçekçinin önünden geçerken “ Şu nergisleri bir koklayabilsem, kokusuyla kendimden geçsem.” demek, dükkanlarını açan esnafın heyecanını paylaşmak ya da yüzündeki bıkkınlığı yüreğinde hissetmek,“Bugün kaçta siftah yapacağız.” diye içinden geçirdiğini bilmek, “İnşallah bereketli,kazançlı bir gün yaşarsınız.” diye dua etmek. Hâsılı hayatı fark etmek gerek. Gözü kapalı yaşamamak, hissederek yaşamak.
Önemli bir nokta daha.Değer vermek kadar değer görmek de yaşadığını hissettiriyor insana. Kimse tarafından değer görmeyen, düşünülmeyen bir insan olarak yaşamayı kim ister ki?Bu, sadece nefes almak olur. Her insan hak ettiği değeri,ilgiyi,sevgiyi görmeli. İnsan olduğunu hissetmeli. Ancak o zaman “yaşıyorum” diyebilir. Hayatı fark ettiğin gibi hayatta fark edilmek de “yaşıyorum” demenin bir yolu. Sanırım baştaki sorunun cevabı bu. “Hayatı hissederek, farkında olarak yaşamak.”