DOĞRU HABER

Dünya’da yaşıyoruz ve her gün karmaşık olaylarla karşı karşıya kalıyoruz.
“Her ağızdan bir laf” sözü artık eskilerde kaldı. Şimdilerde “Her medyadan bir haber” akımındayız. Hangisi daha iyiydi bunu konuşmayacağız çünkü ikisi de iyi değil.
Haber türlerini incelediğimizde birkaç çeşit haber türü görürüz. Kısaca bunlara bir göz atalım.
Rutin haber:
Ne zaman meydana geleceği önceden bilinen olaylara, etkinliklere ilişkin haberdir.
Ciddi Haberler:
Siyaset, ekonomi, afet gibi konularda, çoğu kişiyi ilgilendiren önemli haberlerdir.
Hafif Haberler:
Kültür, sanat, magazin gibi konularda, insanların merakını çeken konu ve kişilere ilişkin haberlerdir.
Manipülatif Haber (Maksatlı Haber):
Okuyucunun veya toplumun algısını yönlendirmek amacıyla, bilerek ve isteyerek, gerçekler çarpıtılarak hazırlanan haber türüdür. İçeriği tamamen yalan olmayabilir; doğru bilgiler içine yönlendirici ve maksatlı unsurlar da eklenebilir. Bu haberler çoğunlukla siyasi, ideolojik veya ticari çıkarlar uğruna kurgulanır.
Asparagas Haber:
1960’larda haber sahasına giren; yalan, uydurma ve kurgu haberleridir. Bir olayı öyle bir kurgulayıp sunarlar ki gerçek gibi algılanır.
Günümüzde, bu haberlerin hepsine istemesek de dahil olmaktayız.
Aslında haberin gerçek tanımı şudur: Ya yalan haberdir ya doğru haberdir ya da doğruluğu henüz kesinleşmemiş şüpheli bir haberdir.
İnsan olarak bize düşen kısım ise her zaman ve daima, doğru ve gerçek haberi bilmek ve bildirmektir.
Bu hassasiyeti göstermediğimizde, yalana ve başka maksatlara piyon oluruz.
Oturduğumuz yerde hakikatten uzak tuzaklara düşeriz.
Belki de gerçeği bilsek kendimize bile kızacağımız yalanları çoğaltırız.
Öyle yüce bir Rabbimiz var ki; iyi niyetlerimizin, insani hâllerimizin ve samimi duygularımızın kötü amaçlar uğruna kullanılmasını önlemek, bu duygularımızla yapacağımız eylemlerimizde yanlışa ve pişmanlığa düşmemek için bize yine o yüce kitabında bir yol haritası göstermiştir.
Hani Rabbimiz bize diyor ya ayetinde:
“Allah (celle celalühü) kuluna yetmez mi hiç!” (Zümer Suresi, 36. Ayet)
Ne güzel bir teselli değil mi?
Evet! Yaşamımızın tümünde, ölümümüzde ve sonrasında Allah (celle celalühü) bize yeter.
İşte bize yol gösteren o muhteşem ayet:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ جَٓاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ۬ فَتَبَيَّنُٓوا اَنْ تُص۪يبُوا قَوْماً بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلٰى مَا فَعَلْتُمْ نَادِم۪ينَ
Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.
(Hucurat Suresi, 6. Ayet)
Ayet çok açık ve net değil mi?
Güvenilmez kimselerin getirdikleri haberler konusunda hemen inanmamamız gerektiğini, doğruluk payını araştırma hakkaniyeti göstermemizi, eğer böyle yapmazsak bilmeyerek de olsa zarar verebileceğimizi ve sonrasında pişmanlık duyacağımızı bize bildirmektedir.
Sosyal ve hukuki hayatın düzenli yürümesi, haksızlık ve huzursuzluğun önüne geçilmesi bakımından çok önemli bir talimattır aslında.
Son pişmanlık fayda verir mi bilmem ama pişman olmadan önce yapmamız gerekenleri Rabbimiz bizlere en güzel biçimde öğretmiştir.
Burada Keşşâf’ın şöyle bir açıklaması da var:
“Müminler böyle (duydukları haberi iyice araştırmak gibi) bir sıfat üzere olmalıdırlar ki, hiçbir fasık kendilerine yalan bir sözle hitap etmeyi aklından bile geçiremesin.”
Müslümanı ne güzel tarif etmiş!
Sen doğrunun peşinde olursan yalan sana cesaret edemez.
Ben bayıldım bu sıfata.
Rabbim hepimize fazlı keremiyle hesapsız ikram eylesin, Âmin.
Demek ki; her medyada gördüğümüz ve duyduğumuz haberlere körü körüne inanmadan, kalbimizle ve aklımızla süzeceğiz. Gerçeğin, doğrunun ve adaletin safında dimdik duracağız.
Fasıkların dilinin, münâfıkların hilesinin bize bulaşmaması için doğru haberi araştıracağız. Böylece kendimizi de çevremizi de yanlışa sürüklemekten korumuş olacağız.
Müslümanın ahlakında olması gereken vasfı takınıp doğruya ve gerçeğe âşık olacağız ki; içimizdeki fasık, münafık, yalancı kişilerin hedeflerine yardımcı olmayalım.
Sevgi, saygı ve huzurda kalın…