Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 7°C
Az Bulutlu
Afyon
7°C
Az Bulutlu
Cum 10°C
Cts 10°C
Paz 6°C
Pts 3°C

YIKIMIN ÇOCUK GÖZLERİ

YIKIMIN ÇOCUK GÖZLERİ
28 Ocak 2025 13:38
72
A+
A-

Küçük bir kız çocuğuydum, savaşın yıkıntıları arasında bebeğiyle oynayan. Savaşı yalnızca kitaplarda okuyanların aksine, ben bu küçücük bedenimle savaşın tam ortasındaydım. Etrafım kırmızıya boyanmış, gökyüzünün maviliği kül rengine dönmüştü. O güzel bulutların beyazlığı, fotoğraflarda kalmıştı artık.

Ninnilerle uyutulan, masallarla büyütülen biz çocuklar, savaşın ortasında top mermilerinin sesleri arasında uyuyorduk. Geceleri annemin dizlerine saklanır, korkularımdan uzaklaşmak isterdim. Ama o dizler bile titriyordu artık. Her patlamada bir başka sevdiklerimiz kayboluyor, gökyüzü bir kez daha karanlığa bürünüyordu.

Babalarımızın kucağında ambulanslara taşınırken, sedyelere sığamadık. Bisikletten düşüp bacaklarımızın, kollarımızın uf olduğu o günleri, şimdi sedyede kan revan içinde bir kez daha andık. Kimi kardeşim, abim, ablam o sedyelerden tabutlara konulup hastanelerden çıktı. Bedenleri toprakta, ruhları hâlâ o parklarda, hayalleri ise çizdikleri, boyadıkları o resimlerde saklı.

Çocuk sesleriyle, neşeleriyle yankılanan o sokaklarda şimdi çığlık sesleri yankı yapıyor. Mahallemizin duvarları, adımızı yazdığımız, oyunlar oynadığımız o sözleri taşıyan duvarlar yıkılmış. Artık kimse sek sek oynayamıyor, kimse ip atlamıyor. Sadece uzaklardan gelen siren sesleri ve yürek dağlayan ağıtlar duyuluyor.

Boyalarımı ve defterlerimi özlüyorum. En sevdiğim renklerde boyamak istiyorum. Çünkü burada hiç renk kalmamış. Gökyüzünün maviliği, ağaçların bin bir renkli yeşili, güneşin sıcak sarısı, pamuk şekerimin pembesi yok hiçbir yerde. Boyalarım olsa, kırmızıyı ağacımdaki elmada, griyi ise bacası tüten evimin dumanında kullanırdım sadece.

Keşke dünya bir çocuğa okunan masal kadar saf ve temiz olsa. Ama ne yazık ki, içinde bulunduğumuz bu dünya huzuru, barışı, mutluluğu hep kitaplarda bıraktı. Bir zamanlar izlediğim o animasyon filmlerindeki gibi, her şeyin bir anda düzelmesini, bulutlardan rengarenk balonların düşmesini isterdim. Ama artık ne bulutlar var ne de düşleyebileceğim renkler.

Bir zamanlar annemin bana anlattığı hikayelerde kahramanlar hep savaşı kazanır, prensesler kurtarılırdı. Ama şimdi hiç kimse kurtarılmıyor, hiç kimse kazanamıyor. Annemin sesi titriyor, gözleri hüzünle doluyor. Bana masallar anlatmak yerine hayatta kalmanın yollarını anlatıyor. Saklanmayı, koşmayı, gözyaşlarımı sessizce silmeyi öğreniyorum.

Ama içimde bir umut hâlâ var. Bir gün yine defterlerimi açıp dünya harikası renklerle dünyamı boyayacağım. Gökyüzünü maviye, evleri canlı renklere, yolları ise oyunlarla dolduracağım. Ve o gün geldiğinde, kaybettiklerimizi hep bir hatıra olarak kalbimde yaşatacağım.

Yıldız Teknik Üniversitesi'nde kimya eğitimi aldım ve bilimle iç içe bir yolculuğa başladım. Öğrenmeye ve yeni bilgiler keşfetmeye olan ilgim hiç azalmadı. Kitaplar ve yazılar benim için hem bir kaçış hem de yenilenme alanı oldu. Ne zaman düşüncelerim durulsa, yazmaya yönelir ve kendimi bulurum.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.