GÖNÜLLERDEKİ İSTİKLÂLİN TUTKUSU

“Korkma!” diyerek başlar İstiklâl Marşı. Bu görkemli marşın yazarı Mehmet Akif Ersoy, geçmişten bugüne onlarca zorluk yaşamış, nice düşmanla savaşmış, zaman zaman çok kötü şartlar altında kalan ancak hiçbir vakit esareti kabul etmemiş olan Türk milletine: “Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.” sözüyle, bu topraklardaki vatan evlatlarını, al kırmızısı bayrağını hakkıyla koruyacağı konusundaki eminliğini dile getiriyordu. Bu vatan evlatları öyle yiğit, öyle merttiki canlarını, gencecik hayatlarını tek seferde, gözlerini kırpmadan vatan için fedâya koşarlardı. İstiklal Marşı, bu aslanlar sayesinde gönüllerde anlam kazandı. Okunduğu vakit bu vatan evlatları için gözlerden yaş akıttı, kalpleri vatan sevgisiyle taşırdı.
“O benim milletimin yıldızıdır parlayacak; o benimdir, o benim milletimindir ancak.” diyor Mehmet Akif şiirinde. O parlayacak olan yıldız, al bayraktan gönlümüze bir yansımadır. O yansıma, en çaresiz durumlarda bile bu millete parlak bir ışıktır! Bu millet, içinde kahramanlar dolu bir nimettir. En aziz kahramanlara; en yiğit aslanlara sahiptir. Bu yıldız, ruhlarına yansımış olduğu bu milletin içindeki sönmeyecek olan bağımsızlık ateşinin temsilcisidir.
Şiirin yazıldığı yıllarda devam eden Kurtuluş Savaşı’nın en çetin dönemlerinde bir coşku uyandırmıştır İstiklâl Marşı. Mehmet Akif’in kaleminden dökülen bu dizelerle bir yıldız gibi parlayan bu marş, her karış toprakta görülebilen bir umudun öncüsü olmuştur. Sadece bir marş olmaktan öte, milletin yeniden doğuşunun, bağımsızlık mücadelesinin, özgürlük tutkusunun en büyük ifadesi haline gelmiştir.
“Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!” diyor Mehmet Akif aynı şiirinde. “Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?” diye devam ediyor. Al bayrağın üstünde, yıldızın yanındaki hilalin coşkusunu dile getiriyor. Bir ecdadı temsil edip al bayrağımızın üstünde olan bu hilal, ezelden beri devam eden istiklâl mücadelesinin en büyük ifadelerindendir. Nice yiğit, bu hilalin gölgesi altında hayat bulmuş, nicesi ise hayat bulanlar için kendini feda etmiştir. O aslanlar sayesinde bugün bu hilal hâlâ al bayrağın üstünde dalgalanıyor haldedir.
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!” diyor aynı eserinde büyük şair Mehmet Akif. Bir yıldız ve bir ay olan al bayrağın bağımsızca dalgalanacağını, ona hiç kimsenin zincir vuramayacağını hatırlatıyor bizlere. Bu bayrağın gölgesinde yaşayan her kişinin, esarete düşman olacağı aşikârdır. Bu yüzdendir ki en zor şartlar altında dâhi bu insanlar, bayrakları hür olsun diye mücadele etmişlerdir. Al sancakları için hem can almış hem de can vermişlerdir. Bir hilal ve bir yıldızın olduğu al sancaklarının gölgesinde olan her toprağın özgürlüğü için emek vermişlerdir. Mehmet Akif ise bunu: “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Canı, cananı, bütün varımı aslın da Hüdâ, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.” diyerek İstiklâl Marşı’nda, bu coşkunun ne denli azam olduğundan bahsetmiştir.
“Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı: düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.” diyor İstiklal Marşı bizlere. İlelebet sürecek bu istiklal tutkusunun asıl kahramanlarını, bağımsızlık mücadelesinin nasıl kazanıldığını en güzel şekilde aktarıyor sözleriyle. Ulu milletimiz, bu bağımsızlık için pek çok şeyi feda etmiş, onlarca zorluğa göğüs germiştir. Tek dertleri vatan topraklarını korumak olan yiğitler sayesinde bizler, onların göklere yükselttiği al bayrağın gölgesinde, hür bir şekilde yaşayabiliyoruz. Onların fedakârlıkları sayesinde, bir yıldız ve bir hilale sahip olan, bir ecdadı temsil eden al sancağımıza, gururla bakabiliyoruz.
İstiklâl Marşı’nın her bir dizesi, her bir kelimesi bize ecdadımızı hatırlatıyor. Onların çok azam bir inanç içerisinde girdikleri, zorluklara rağmen vazgeçmedikleri bağımsızlık mücadelesinin önemini, her bir sözcüğü ile bize hatırlatıyor. “Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimindir istiklâl!” diyerek ise bizlere, istiklal tutkusunun ilelebet süreceğinin muştusunu veriyor. İstiklal Marşı sadece bir marş olmaktan öte, kalbimizde ve ruhumuzda her zaman var olacak bağımsızlık ateşinin en büyük haykırışı, bu çığlık için mücadele eden her yiğidin en büyük sesi oluyor. Göklerde dalgalanan bayrağımızın altında olan her karış toprağın, böyle yiğit dolu milleti sayesinde, ilelebet istiklâl tutkusuyla kalacağını bizlere en güzel şekilde hatırlatıyor.