AÇMAYAN KARDELEN İÇİN
Neye ulaştın nihayetinde? Ya da ulaşmak istediğin neydi? Sonsuz çırpınışlar içerisinde, arayışların ortasında kaldın da ne oldu? Ne kattı sana? Zamanın değişiminden şifa uman acizliğin ne öğretti kalbine?
Bir sayfa başlattın içinde. İlk kelimesinde tıkandın kaldın. Getiremediğin cümlelerin içinde boğuldun. Karlar yağdı üzerine defterlerinin de bir kardelen gibi açamadı mı umutların? Açtır. Çabala. Görünmeyenin ardına bak. Göremesen de bulamasan da aradığını, en azından ‘çabaladım’ dersin. Sonrasında bak nasıl çiçekler açıyor cümlelerinde, sayfalarında. Elbet bir çözümü var bu karmaşıklığın ve çırpınmaların. Ama öncesinde öğren, bil. Hisset ne istediğini. Çünkü hissetmeden olmaz. Ulaşmak varsa işin ucunda içindeki denize, hislerinle çarpış önce. Galip gelemesen bile, üzülme. Aslında sensin kazanan. Çünkü hiç kolay değildir hislerle kavga etmek. Asla susmayan çenesi vardır, hislerin. Başının etini sana bıraksın diye yalvarırsın bazı geceler.
Ama ancak böyle böyle pişersin. Oldum sandığın zamanlarda ise bir tokat gibi çarpar sana hâlâ yolun başında olduğun gerçeğini. Ama anlarsın ki seni sen yapan da budur. Bu varamayışların seni sana getirecektir eninde sonunda.
Sonrasında sayfalar dolusu kardelen açacak satırlarında…