Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 21°C
Çok Bulutlu
Afyon
21°C
Çok Bulutlu
Çar 23°C
Per 20°C
Cum 14°C
Cts 14°C

HALININ ALTI – 2. BÖLÜM

HALININ ALTI – 2. BÖLÜM
10 Şubat 2025 17:09 | Son Güncellenme: 10 Şubat 2025 23:59
100
A+
A-

Gün ışığının çimenlerle renk cümbüşü oluşturduğu birgünde, içimdeki minik kıpırtılarla birlikte adeta sekerek yürüdüm. Karnımda kıpırtılarla birlikte o minik ahşap evin kapısını tıkladım.

Kapıyı açan arkadaşımın gülümsemesiyle evlerine girdim. Evleri sanki fırından yeni çıkmış kek gibi kokuyordu. Elimize boyalarımızı aldık.

Annesi bize kek ve meyve suyu ikram ederken biz sulu boyalarımızla kendimize dağ, ev, ağaç, çiçek çizdik. Çizdiğimiz resimlerim kurumasını beklerken biraz evcilik oynadık, ip atladık. Sona sokağa çıkıp top oynadık, bakkala gittik.

Sonra uyandım.

Yine rüya görüyormuşum…

Böyle huzurlu rüyaların ardından gün boyu neşelenirim. Hava yağmurlu olsa güneşliymiş gibi görünür bana.

Annem ekmek almamı söyledi. Hazırlanıp çıktım. Fırın kapalıymış. Eve gittim, annem yufka yapacağını söyledi. Babam yeni uyanmış televizyonda haber kanallarından birini izliyordu.

Sonra yine uyandım.

Yatağımdan gözlerimi ovalayarak doğruldum. Önce anılarımın teker teker hafızama düşmesini bekledim. Dayak yemiş gibi yorgundum. Gece boyunca rüya içinde rüya görüp durmuştum.

Kendi yatağımdaydım. Kendi evimdeydim. Ama kimse yoktu. Annem, babam, arkadaşım. Hepsi neredeydi? Bugün bunun cevabını bulmalıydım.

-Kıpırdanıp durmasana be, uykumun en tatlı yerindeyim.

-Sen, ne zamandır benimle uyuyorsun?

Cevap vermeden arkasını döndü ve uyumaya devam etti.

Hayretle farenin işgüzarlığına bakıyordum.

Önce evime girmişti,  sonra dolabıma girmişti, şimdi de aman Allah’ım en kötüsü, yatağıma yatmıştı. Yatağımı birileriyle paylaşmaktan hiç hoşlanmazdım ki ben.

Dün tam nerede olduğumuzu söyleyecekken gelen kapı gıcırtısıyla susmuştu. Kapı açılmıştı ancak kapıda hiç kimse yoktu. Yani benim görebildiğim kimse yoktu. Oysa Fare Bey kendinden emin bir şekilde kapıya doğru yürümüş, anlamadığım bir dilde bir şeyler söyledikten sonra kapıyı kapatıp bana sessiz olup, evde kalmamı ve zamanla her şeyi anlayacağımı söylemişti.

Evde kalmak istemiyordum. Beklemek de istemiyordum.

Hızlıca yataktan kalktım. Annemle babam gelmiştir diye bir ümit bütün odalara baktım ama yoklardı.

Gözlerime dolan yaşları tutmaya çalışarak öfkeyle salona doğru yürüdüm.

Hepsi o eski halı yüzündendi. Sinirle halının kenarından tutup halıyı çırpmaya başladım.

Bir yandan öfkeyle bağırıyor bir yandan bütün sinirimi halından çıkarıyordum.

Fare koşarak yanıma geldi.

-Dur, ne yapıyorsun sen?

-Bu halıyı yok edeceğim, ailem onun yüzünden gitti, her şey onun yüzünden kayboldu.

Yorulmuştum. Yere çömelip ağlamaya başladım.

Fare eliyle sırtımı sıvazladı.

-Üzülme, kimse hiçbir yere gitmedi.

-Nasıl? Dedim. Bunun olabileceğini düşünmek bile anlık bir rahatlamaya sebep olmuştu vücudumda.

-Giden sensin dedi.

-Nasıl yani? Dedim tekrar.

-Giden, yani kapıdan geçip giden sensin ve kapıyı kırarak geri dönemezsin. Geri dönmenin tek yolu kapının nasıl tekrar açılacağını bulmak.

Farenin söylediklerini anlamlandırmaya çalışıyordum.

-Baştan tanışalım, benim adım Tıngırdak, alt dünyalıyım, yani sizin dünyanızın altı, hani suda gördüğün yansımalar var ya, orası aslında bizim dünyamıza ait görüntüler barındırır. Ama üst dünyadakiler bunu bilmezler. Dün kapıya hayal yaratıklarından biri gelmişti. Onlar her yerde gezerler, onların her yerde gözü kulağı vardır, Alt dünyada olduğun öğrenilirse, senin için hiç hoş olmayan şeyler gelir başına, o yüzden kimseye buraya ait olmadığını belli etmemelisin.

-Ama ben onları göremiyorum, dedim korkmuş ve üzgün bir biçimde, ayrıca nasıl buraya aitmiş gibi yapacağım? Annem, babam, onlar beni çok merak ederler, hemen geri dönmeliyim.

Tıngırdak beni sakinleştirmeye çalıştı.

-Burada zaman sizin oradakinden farklı akar, eve günler sonra dönsen bile orada yalnızca bir kaç dakika geçmiş olacak.

Bunu duyunca rahatlamıştım. Annemle babam beni merak etmeyeceklerdi, tabi birkaç güne dönebilirsem. Ayrıca yarınki matematik dersinden de kurtulamayacaktım. Tabi birkaç güne dönebilirsem hahahaha.

Kendi kendime güldüğümü gören Tıngırdak muhtemelen deli olduğumu düşünüyordu.

-Her neyse, senin adın neydi?

-Melek, benim adım Melek, tıpkı karakterim gibi. Diyip ukalaca gülümsedim.

Tıngırdak tek kaşını kaldırmış ve gerçekten delirip delirmediğimi anlamak için bana bakıyordu.

-Melek misin, şeytan mısın bilmem ama biraz acele etmezsek sonsuza kadar burada kalabilirsin. Dedi ve zıplayarak balkon kapısından atlarken ‘Beni takip et’ diye bağırdı.

Dur bir dakika, bu da ne demekti?

2000 yılında bulunduğumuz dünyaya teşrif etmiş, hayat yolunda karşısına çıkan olayları anlamlandırmaya çalışan insan tanesi.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.