ACININ MEYDAN OKUYAN GÜLÜMSEMESİ
 
			İçinin cayır cayır yanmasıyla yüzünün çağırdığı o gülümseme, acının tatlı gülümsemesi dedikleri şeydir. Bir şeyi felfena istediğin halde o şeyi başkasında gördüğün zaman, senin onu istediğin kadar onun seni istemediğini fark ettiğin zaman, diğerlerinin birbirlerini seni sevdiklerinden daha çok sevdiklerini anladığın zaman, heyecanla şükrettiğin hakikatin bambaşka olduğunu anladığın zaman bu duyguyu hissedebilirsin. Hiç düşündün mü, neden böyle zamanlarda acıyla gülümseyesin gelir? Gülümseme huzura, sevince, mutluluğa ait değil midir? Bunu insanın acı çekmekten aldığı gizli zevke bağlarsak doğru olur sanırım. Bu iki duygu en keskin biçimde kesiştikleri an ruhun, ateşten iki kurşunun çarpışıp birbirine girdiğini hissederek hem zevk hem acı duyar. Sızıdan duyulan tuhaf zevk misali ruhunun sızısından da zevk duyabilir insan. Ama bu zevk tabii ki iyileştirici veya huzur verci değildir. Kendine acımanın çaresiz trajikomikliğidir. Fark etmeden bilinçaltında kendinle o an alay ediyor olabilirsin mesela. Kendine uzaktan bakıyor ve o insanın acı çekmesi anlık olarak hoşuna gidiyor olabilir. Belki de hiçbiri değildir, çaresizsindir sadece. Hayata karşı olan masum ve meydan okuyucu öfkeni bu gülümsemeyle göstermek istersin. Bunların hepsi olasılık dahilinde. Fakat şu kesin ki, o gülümsemenin içinde saklı kalan büyük acı ve zevkin, acıyla bütünleşip sanki acı biberli bitter çikolata yiyormuşçasına hoşuna gitmesi, duyguların tamamen somutlaşmış halini gösteriyor. Bir de şu var, acıyla gülümsediğinde gözlerin fazla kısılmaz. Gerçek gülümsemeden ayrılan yönlerinden en belirgini de budur zaten. Meydan okuma içgüdüsüyle bakışların keskinleşir, kendin de nasıl bir meydan okumanın içerisinde olduğunu anlarsın o an. Kendini çokça zavallı ama güçlü biri olarak görürsün. Evrende küçücük bir zerreyken ona meydan okuduğunu dibine kadar hissedersin. Ama aslında evren sana meydan okumaz. Evren, çoğu şeyi sana bırakır. Bu meydan okumanın güzel bir sonuca varması için de tabii ki senin çaban gerekir. Eğer sen çabalarsan, meydan okumak yerine sevgiyle yaklaşırsın kendine ve acılara. Ve gülümsemen, sen çaba gösterdikçe huzur verici, sağlıklı bir gülümsemeye dönüşür. Ama bazen de -özellikle en çaresiz anlarda- sanki fedakâr bir annenin küçük, yaramaz ve masum çocuğu gibisindir. Tüm öfkeni evrenden çıkarmak istersin ve işte o korkutucu, çaresiz ama meydan okuyucu, keskin bakışlı gülümsemenle karşılık verirsin. İçin cayır cayır yansa da yüzünde oluşan o sıcak gülümsemeyle…
 
					 
			 
			 
			 
			 
			 
			