GÜN BATIMINDA BİR YORGUNLUK
Bazen denizin soluğunu duyar gibi oluyorum,
Gökyüzüne uzanan bir özlemin hüznüyüm
Bazen güneşin kaybolduğu yerde düşüncelere dalan bir sessizlik,
Uzağa gitmiş bir yorgunluğun izleriyim.
Bazen kucağında sevgisizliğin acısı,
Yitirilmiş bir umudun ardında kalmış iziyim
Bazen gözlerinde kaybolan bir çocuğun masumiyeti,
Yitik bir rüyanın ardında bekleyen bir tebessüm…
Gökyüzünde doğan güneşi taşıyorum bu sabah
Rüzgârın şarkısını benimle söyleyen dallar,
Bir ağacın hikâyesini ülkemin topraklarında yazıyorum
Ve ben, yeryüzünün suskun çiçeği, haykırıyorum.
Göğün mavisine karışan bir vicdanın çığlığı,
Çocukluğumu ara sıra yitiren bir anı,
Ben, duyguların derin sularında yüzen bir yolcu,
Ve karanlıkla dans eden bir gölgeyim.
Bazen güvercinin kesildiği nefes, sözlerin bittiği an,
Bazen doğruyu sevmeyen kibir, şeytanın fısıltısı,
Velev ki ben, insanın hatalarıyla bezenmiş bir yanılgı,
Su kenarında eğleşen kuş, ben, hayal kırıklığı…
Gökyüzünde yankılanan bir kuşun uçuşu,
Kanatlarımın ürkekliği, şairin dili,
Saklanıyorum vicdanın aynasında,
Ve ben, korkaklığın ta kendisi, hüzün sahibi…
Bazen hasretin toprağında yeşeren bir çiçek,
Bazen duanın gölgesi, güzel bir gelecek,
Ben, sığınmanın en nur tarafı, dua ve umut,
Buz dağının çözülen yüzü, sevgi ve şefkat…
Gün batımında gözlerimi yumuyorum bu gece
Müjdenin haberi evvelden yazılmış ayetlerde,
Göğsümde bir inşirah, bir umut ışığı,
Ve ben, sonsuz bir yükselişin müjdecisi…
Bazen avuç içine yazılan bir isim,
Bazen gözlerin içindeki imanla yoğrulmuş bir duruş,
Ben, incitilmiş toprakların şairi, ülkemin sesi,
Ve ben, her daim o ses’im.