AYDINLIĞIN DEĞERİ

Seçimler insanların kendilerine bırakılmaz, hayat seçer, kader yaşatır.
İnsan her zaman en iyisi olmak ister, bunun için çabalar. Bu yüzden yaptığı tüm uğraşlar önemlidir.
Kimse sefillik istemez, kimse hayatında acı çekmek istemez ama bilmez mi insanoğlu, karanlık olmadan aydınlığın değeri bilinmez.
Kimse de hayatını tercih edemiyor; işte illaki bir yerde fire veriyor. Çok mu zenginsin, bir anda hasta oluyorsun ve o zenginliğin sana hiçbir faydası yok. O hasta yatağında yatarken sadece kendini düşünüyorsun, geçmişte imkânın olup yapamadıklarını, veremediğin sevgiyi, yaşayamadığın, ertelediğin duyguları…
Hayatın gözünün önünden bir film şeridi gibi geçiyor adeta. Her insan kendi dünyasının başrolüdür. Ölmeyecekmişim gibi erteler, hiç son bulmayacakmış gibi harcar, hiç tükenmeyecekmiş gibi kullanırdı her şeyi.
Unuturdu her zaman yaşadığı sıkıntıları. Hiç ders almazdı belki de yaşadıklarından. Çok söz verir, çoğunu hatırlamaz bile. Çok yola baş koyar, çoğunu yarım bırakır. İşte budur insanoğlu; her zaman sözler verir, sözünde durmaz, her zaman yeni yola başlar, ara sokaklarda kaybolur, vazgeçer.
Sonra hayatın içinde sıkışık kalmış, sürü içindeki koyun olurlar. Koyunları çoban yönetir; yani yolundan sapmamış, ara sokaklarda kaybolsa bile bir yolunu bulmuş ve o sokaktan çıkmış olanlar.
Bazen düşeriz; kalkmasını bilmezsen, asıl o zaman düşmüş olursun. Düşmek bazen de en iyi öğretmendir, kalkıp yola devam edebilirsen…
Hayat acının yanında her zaman hayata bağlayıcı bir sebep de verir. Seçim insanoğlundadır; acılar içinde kayıp mı olacak, yoksa hayatta ki sebeplere bağlanıp biraz daha mı yaşayacak?
Bazı insanlar ölümü kurtuluş sanır; hâlbuki intihar hiçbir şeyi çözmez.
Arkada acılı bir aile vardır. Sen gidersin, onlar senin hayalini gözler. Sen kurtuldun sanırsın, onlar “keşke şuradan çıkıp gelse” diye düşlere dalar. Her gece acı çekerler. Gece acı çekenin sabahı da olmaz ki. Acıları hiç dinmeyecek, belki hafifler ama asla dinmez. Çünkü bir evladın yerine hiçbir şey konulmaz.
Para mutluluk getirir derler. Peki, bir evlat getirebilir mi veya o evladın yerine tutabilecek bir şey, aynı duyguları yaşatacak bir şey mesela?
Size dünyaları verseler, gözünüzü verir miydiniz? Bunu kendinize sorun: Ben verir miydim? Evet, siz zenginsiniz ama o nimetlerin hiçbirini göremiyorsunuz. O zaman hiçbir şey ifade etmiyor değil mi? Ama belki aramızda gözünü verecekler de vardır. Bu onun kendi seçimidir, kimse bir şey diyemez ona. Belki de bu da hayatın kendi seçimidir. Belki de kader bunu getirecek ve siz bunu kabul etmek zorunda kalacaksınız. Her ne kadar gözünüzü vermek istemeseniz de, kaderinizde varsa o olmak zorunda.
Ne kadar acı çeksekte şunu unutmayın: Her acının sonunda bir sevinç kaynağı vardır. Önemli olan dayanıp isyan etmeden o acılar yolunda yürüyerek hazineye ulaşmak ve kendimizi dünyanın en mutlusu ve şanslısı saymak.
Ne demişler: “Beterin beteri var.” Her zaman şükür et, sabret ki güzellikler sizi bulsun.