YOKLUĞUNA BİR ŞİİR

Sen yoksun, her şey zor,
Yokluğunla orantılı büyüyor zorluklar.
Olmadığın her yıl çöküyor düzen,
Çünkü sen bir insandan fazlası,
Onlarca hayatın mihenk taşı gibisin,
Melek,
Melek koydum adını,
Bedenler yok olunca isimler de yok olur muydu?
Sanmam…
Lakin adını her andığımda,
Sızım sızım sızlıyor içim.
Bu yüzden sıfatlaştırıyorum seni belki, affet.
Her güzel sıfat sende toplanmışken,
Nasıl mahrum edebilirdim varlığını bundan.
Yoksun, hayatım parçalı bulutlu,
Keşke yalnız benim hayatım olsa,
Dokunduğun herkes, yürüdüğün yollar,
Konuştuğun her can, gülümsediğin her ruh,
Yaralı bir kuş gibi düştü gökten.
Öyle bir zeka, merhamet, insanlık timsalisin ki,
Sevgi, huzur, şefkat hep senden ibaret.
Sen gidince yeryüzünden,
Adalet yolunu şaştı,
Sevgiler yalanlaştı,
Zoraki sevgiler doldu yüreklere,
Zoraki bir hayat çıktı önüme,
Ya yaşarsın ya yaşarsın der gibi
Tutup kulağımdan sürüklediler,
Yanlış davranış damgası ceplerime doldu,
Yanlış değildi direnişim,
Ama yokluğuna yenildim.
Mart hüzünlerin ayı oldu,
Takvimlere hüznü iliştirdim.
Gülüm,
Senin kokundan bahsedelim biraz,
Nasıl kokuyorum diye sorardın ya çocukken,
“Anne gibi kokuyorsun,” derdim, “Anne kokuyorsun…”
Hoşuna giderdi, gülerdin,
Anne nasıl kokar ki diye merak ederdin,
Cevabım yoktu ben de bilmezdim,
Sen gibi kokardı işte, senin kokundu.
Mahrum kaldım kokundan,
Sensizlik soğuk bir rüzgâr gibi savurdu beni,
Kabul ettim düşüncelerime yenilmeyi,
Sorguları bırakıp teslim oldum kadere,
Ve anladım…
Yok olmak geride kalanların en ağır yüküymüş.
Vedalardan hiç hoşlanmasam da bazen gitmek gerekir bazen bir kişiden bazen bir kitaptan bazen bir ortamdan mahalleden şehirden derken dünyadan bile gitmemiz vedasız olabiliyor vedasız ayrıldığın her bir şey de bir parçan kalır giden bir kişiye o kadar bağlanmışsın ki sanki tüm parçalarını alıp götürmüş başın sağolsun.