KANADI KIRIK DÜŞLER SENFONİSİ

Bir kuş cıvıltısı yankılanır kulaklarımda
Yanık bir türkü gibi
Acılı ve feryat dolu
Tüylerim ürperir duyduğum anda
İçime oturur hüznün iç çekişleri
Gözlerim niçin dolar?
Vücuduma gelen titreyiş neyin nesi?
Boğazımdaki yumru orada ne ara yer edindi?
Boğazımda düğümlenen yumru değil
Kanatlanmayı bekleyen kuşların çırpınışı
Her gün pencereme kuşlar konuyor
Pencere önüm kuş bahçesi
Onlara dünden kalma ekmeği ufaltıp atıyorum
Onlar can kırıntılarımı yemek istiyorlar
Ben onlarla uçmak istiyorum
Bıraktı kuş kendini ölümün soğuk kollarına,
Hoş karşılandı burada, nahif ve zarif bir yana.
Uçuyor muydu kuş, yoksa hayatta mıydı hâlâ?
Baktı etrafa, göremedi sevdiklerini, ne dost ne yara.
Katletmek istediği solucan bile yoktu yanında,
Hüzünle doldu içi, kanatları yalpaladı kederle.
Ne yapacağını bilemez hâlde, çırpındı bir o yana bir bu yana,
Çığlıklar attı, koştu durdu, bulamadı çaresini, neyleyip edeceğini.
Memnun değildi kuş, başka diyarlara geçmekten,
Ne lütuf istemişti ne bahşedilmişti ona, sadece sessizlikten.
Kuşa benzettiği kendi benliğiydi
Çırpınsa da bir yer edinemedi
Sonra bıraktı kendini
Ve bekledi kesin olan ölümün ona gelmesini
Oysa insan ne dese de değişmez
Umut en çok ölüme yakınken fazladır
Şimdi yine yalnız biri
Üstelik ölmeyi bile becerememiş
Hâlâ umudunu koruyor en olmadık yerlerde
Bir şeyler bitiyor.
Bir şeyler başlıyor.
Kırılıyor bardaklar tabaklar içimde.
Soluğumu kesiyor aynalar.
Suretler belli belirsiz.
Kapalı bütün yollar.
Çırpınıyor içimde bir kuş, hisler korosunda en hazin gösterisiyle
Pervaz ediyor yalpalayarak garpla şark arasındaki medcezirde
Yeis çukuruna ramak kala kavuşamama hissinin verdiği sıkletle
Hamdüsenalar yağdırıyorum, dimağıma hubbu âlâyı tattıran Rabbe zerreler adedince
Fecir vaktinin güzelliği mi değmiş şavkı kamer yüzüne?
Kaç zamanlar silsilesini devirdin şu münzevi gönlümde
Ağaran tan yeriyle birlikte hasretin tütsülenirken içimde
Muhabbetin ılık yağmuru damlıyor çisil çisil serçe yüreğime
Ruhumun ince telleri titriyor, bir ney sesi gibi
Meşk ediyor gözlerim, yaşlar süzülüyor sessizce
Kalbimdeki cevherler bir bir dökülüyor har-ı sevdaya
Sükûtun en yalın hâliyle haykırıyorum, aşkın tefekküründe
Yıldızlar göz kırpıyor semada, her biri bir hatıra gibi
Kayıp zamanlar bir bir beliriyor, hüzünlü tebessümlerle
Şebnemler düşerken yapraklara, seninle doluyor gece
Bilinmez ufuklarda kaybolurken özlemin, huzur sarıyor beni
Hicran ateşiyle yanarken gönül, vuslat hayaliyle serinliyor
Aşkın narından hâsıl olan küller, ümitler yeşeriyor küllerinden
Bir bahar sabahı gibi taptaze başlıyor her yeni gün
Sonsuzluk deryasında buluşmak ümidiyle sarılıyorum kelimelere
Kelimeler kifayetsiz kalıyor, gönlümün derinliklerine inmeye
Lakin yine de yazıyorum, içimdeki kuşun çırpınışını duyurmak için
Her dize, her mısra sana açılan bir kapı, bir pencere
Umutla bekliyorum, bir gün o kapıdan girmeni, o pencereden bakmanı
Her gece umutla bekledim pencereden bakmanı
İlham oldu bana gözlerin, güzelliğin
Çıkamıyorum bu bataklıktan, âşık oldum sana
Bir serçe gibi çırpındım yıllarca aşkımı duyurabilmek için
Yalvarıyorum Mevla’ya duy sesimi
Çaresiz bırakma beni kanadı kırılmış serçe gibi
Zaman geçtikçe senden uzaklaşıyorum, yürüyorum sonuma doğru
Hazan vakti geliyor, sonsuza kadar sürecek bu esaret
Yazıyorum, yazacağım zincirlerimden ayrılana kadar
Belki de benim kanat çırpışım da yazmaktır
Yazarak seni, senin hissettirdiklerini yeniden yaşamaktır
Yazarak ilk günlerimizi hatırlamak
Sonraları, sonları unutmak
Göğüm sensin
Kanatlarım kalemim
Sana ulaşmak en büyük emelim
Yazarak sana yükselmek tek ümidim
Yâr deyince kalemi elden düşürenler
Yâr gidince çöllere düşenler
Kavuşmak için dağı delenler
Seni görseler, bilseler seni
Sevdana düşseler
Bir daha uyuyamaz delirirler
NOT: BU ŞİİR KOR DERGİ YAZARLARI TARAFINDAN ORTAKLAŞA YAZILMIŞTIR.
KATILIMCILAR:
Hepimizin kalemine sağlık, aynı göğün farklı tellerde öten kuşları gibiyiz ama bir ahmak yakalamışız