GÖNÜL BU YA
Gönül, ansızın titreyip bir kuşun ölmesi, bir çiçeğin solması, ya da bir yaprağın sararması gibi inciniveriyor en nazenin yerinden. Sevda yüreğe konduğunda, adeta bir saatli bomba gibi patlamaya hazır bir bekleyişle dolu. Akıl, çılgınca koşarken düşüp dizleri kanayarak yara alıyor. Gözler, bir çift gözün hayalinde kaybolup giderken, kulaklar iki güzel kelimenin peşinde dolaşırken, yürek beklenmedik bir anda umulmadık yerlerinden ölüveriyor. Bir kelime, zihinde yer edindiğinde artık vazgeçmek mümkün olmuyor; tüm diller kuşdiline dönüşüyor. Bir fikir, zihinde saplandığında keskin bir mızrak misali, insan dönüp yaşamaya devam edemiyor. Dakikalar saatlere, saatler günlerin içinde kaybolup giderken, harp bitmek bilmiyor. İnsan, kendi içindeki savaşı bitiremiyor.
Kırık dökük bir hatıra yaraları daha da derinleştiriyor, yaşamak omuzlarda taşınan en ağır yük oluyor; insanca yaşamak, incitmeden, incinmeden sevmeyi öğrenmek. Bir insana bakarken, mimiklerinden ve bakışlarından yüreğine akıvermek, inceden bir sızı oluşturarak… O ince, minik sızı bile sevmekten geriye kalan; vazgeçmeden o sızıya sarılabilmek.
Bir kucak, sığınılacak bir liman olacak. Bir çift kol, sarmalayacak ve güvende hissettirecek. Bir el, sırtı sıvazlayacak ve derin bir huzur sunacak. Bir çift göz, konuşmadan anlayacak, sessizce destek olacak. Bir insan, diğerinin yüreğinde elleri ceplerinde karanlıkta yürüyebilecek kadar bir insanı tanıyacak. Bir endişe dökülmeden teselli edilecek. Acı, bir yürekten bölüp diğerine sıçrayacak, şifa dilemek için öpülecek.
Sevmek, sevmekse eğer, tüm kusurları, sevinçleri ve acılarıyla sevmek olacak. Yara üzerine yara açmaktan uzak, yaraları öpüp en acıyan yerinden şifa dileyecek.
Bir yürek bir diğerine meftun olduğunda, bir sevda kuşu kanatlanacak yürek penceresinden, en güzel bahar çiçeği açacak. Yorulduğunda diğerinin yerine atmasını bilecek, iyiye ve güzele sevk edecek. Yormayacak birini sevmek, kişi sevince yorulmayacak. Ve sevmelerin en güzeli olanından sevecek, el ele verip müstakim bir yola düşecekler. Ömür denen mefhum nihayete erdiğinde, geride kocaman bir teşekkür ve şükür kalacak. İnsan sevecek, esaslı sevecek.
Ve bu sevgi, zamanın sinesinde sonsuz bir dansa dönüşecek. Her bir an, bir ömür gibi değerli olacak. Birlikte geçirilen her an, yüreklerin birbirine daha da yaklaştığı birer hazine olacak.
Birlikte yaşlanmak, yılların yorgunluğunu birlikte taşımak demek olacak. Gözlerdeki çizgiler, yaşanmışlıkların gurur dolu izleri. Birlikte ağlamak, birlikte gülmek demek olacak. Her zorluk, birlikte aşılan bir dağ. Her sevinç, iki yüreğin birlikte coşkusuyla yükselen bir şarkı olacak.
Birbirlerine en derin sırlarını açacaklar, yüreklerini en samimi şekilde paylaşacaklar. Birbirlerinin karanlık köşelerine ışık olacak, kırık dökük anıları bir araya getirerek onları tamamlayacaklar. Birlikte büyüyecek, beraber olgunlaşacaklar.
Birlikte hayal kuracaklar, birlikte gerçekleştirecekler. Beraber yaşlanmak değil, beraber genç kalmak için birbirlerine ilham olacaklar. Her gün birlikte yeni bir maceraya atılacak, hayatın tüm renklerini birlikte keşfedecekler.
Birbirlerine destek olacak, her zorluğun üstesinden birlikte gelecekler. Her başarıda birlikte gururlanacak, her başarısızlıktan birlikte ders çıkaracaklar.
Sevgileriyle çevrelerine de ilham olacaklar. Onların sevgileri etraflarındaki herkesi sarıp sarmalayarak dünyayı daha güzel bir yer haline getirecek.
Ve bir gün, ellerini birbirlerine sıkarak, bir ömür boyu süren bu sevgi yolculuğunda birlikte yürüdüklerine gururla bakacaklar. Geçmişte yaşadıkları her anıyı bir hazine gibi saklayacak ve geleceğe umutla bakacaklar.
Çünkü onlar, sevginin en güzel ve en derin halini yaşayan birer insan olacak. Bu sevgi, zamanın ötesinde sonsuza kadar sürecek.