GAZZE: ŞİDDETİN NORMALLİĞİ VE ULUSLARARASI DÜZENİN AHLAKİ İFLASI ÜZERİNE BİR ELEŞTİRİ

Gazze’de olanlar, sıradan bir askeri operasyon değildir; bir uygarlık krizinin sahnesidir. Modern dünyanın kendisiyle yüzleşmeyi en çok reddettiği soruyu gündeme getirir: Şiddet ne zaman meşru olur? Ve kimin hayatı gerçekten korunmaya değerdir? İnsan hakları söylemi gerçekten evrensel bir etik mi, yoksa sadece ayrıcalıklı bedenleri korumaya yarayan seçici bir kalkan mı? Gazze’deki zulüm yalnızca oradaki insanların değil, tüm insanlığın meselesidir. Çünkü bir yerde bir çocuğun ölümü “kaçınılmaz yan zarar” diye meşrulaştırılıyorsa, hepimizin insanlığı sakatlanır. Sessiz kalmak da bir tercihtir ve o tercih zulmün sürmesine katkıda bulunur. Bu yüzden Gazze’nin trajedisi yalnızca bombaların değil küresel vicdansızlığın eseridir. Ve bizi şu temel soruyla baş başa bırakır: “İnsan hayatı gerçekten evrensel bir değer midir, yoksa çıkarlarımızın izin verdiği ölçüde mi kutsaldır?’’
Uluslararası hukukta sivillerin korunmasına dair normatif çerçeve, Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü gibi metinlerle tarif edilmiştir. Bu belgeler doğrudan sivillere yönelik saldırıları, kuşatma yoluyla aç bırakmayı ve zorla yerinden etmeyi savaş suçu ve insanlığa karşı suç kategorisine yerleştirir. Gazze’deki sistemli abluka, elektrik ve su altyapısının imhası, gıda ve tıbbi malzeme akışının engellenmesi, kolektif cezalandırma yasağının sistematik bir ihlali olarak okunmalıdır. Buna rağmen uluslararası kurumlar, söylemsel kınama dışında etkili bir yaptırım geliştirmemekte; Birleşmiş Milletler sistemi veto dinamikleriyle felç olmuş durumdadır.
Şiddet kullanılarak haklılık inşası girişiminin tarihsel bir kopyasıyla karşı karşıya kalmış durumdayız. Totaliter ideolojiler ve koloniyal projeler, “öteki”ni araçsallaştırarak kendi varlık gerekçelerini tahkim etmeye çalışır. Gazze’de ise “güvenlik” ve “savunma” gibi retorikler toplu cezalandırmayı ve sivillerin hayatını hiçe saymayı meşrulaştırmak için kavramsal kalkan işlevi görür. Ancak Kant’ın kategorik imperatifine göre hiçbir insan yalnızca araç olarak kullanılamaz. Gazze’de çocuklar, kadınlar, yaşlılar birer “istatistiksel zarar” ya da “yan hasar” olarak görülüyor. Bu, modern uygarlığın temeline kazındığını iddia ettiği evrensel insan hakları ilkesinin inkârıdır.
Dinî perspektiften bakıldığında zulmün reddi hemen her büyük vahiy geleneğinin ortak buyruğudur. Kur’an, “Allah adaleti, ihsanı ve yakınlara vermeyi emreder; hayâsızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklar.” (Nahl 90) ayetiyle adaleti evrenselleştirirken, zulmü evrensel olarak yasaklar. İncil’de “Komşunu kendin gibi sev” buyrukları ve Talmud’da “Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir” ifadesi, bu ilkenin başka tezahürleridir. Ne var ki Gazze’de kutsal metinlerin öğretileri, siyasî çıkarlar uğruna sistemli olarak çiğneniyor. Bir topluluğun tarihi mağduriyeti, başka bir topluluğa karşı sınırsız güç kullanımını mazur gösteremez. Haklı hafıza, başka hafızaları silme hakkını vermez.
Gazze’deki zulüm, yalnızca bir bölgesel çatışma değil, uluslararası sistemin ahlâkî iflasının turnusol kâğıdıdır. Sessizlik suç ortaklığına, çifte standartlar meşruiyet üretimine dönüşüyor. Vicdan, retorikte değil eylemde sınanır. İnsan onuru evrenselse, Gazze’de yıkılan evlerin, paramparça olan bedenlerin, susuzluktan ve açlıktan ölen çocukların da onuru vardır.
Sonuç olarak Gazze’deki zulüm, güç ile haklılık arasındaki kadim gerilimi ifşa eder. Bu eleştiri yalnızca belli bir aktöre değil, tüm insanlığa yöneliktir: Ne zaman bir halkın acısı rakamsal veri olmaktan çıkıp gerçek bir etik sorumluluğa dönüşür? Ne zaman başkalarının acısına bakışımız kendi insanlığımızın ölçüsü olur?
Kaynakça
Butler, J. (2009). *Frames of war: When is life grievable?* Verso.
Habermas, J. (2008). *The constitutionalization of international law and the legitimacy problems of a constitution for world society.* Constellations, 15(4), 444–455.
Kant, I. (1785). *Groundwork of the Metaphysics of Morals.*
UN General Assembly. (1949). *Geneva Conventions of 12 August 1949*. United Nations Treaty Series.
International Criminal Court. (1998). *Rome Statute of the International Criminal Court*.
Birleşmiş Milletler. (2023). *Gaza crisis reports.* https://www.un.org
The Holy Qur’an. *Surah An-Nahl (16:90).*
The Bible. *Mark 12:31.*
Talmud. *Sanhedrin 37a.*