SENDEN SANA YALNIZ SENİN KALDIĞINI

Ufukta hayallerin daldığında derinlere,
Yakamoz gözlerinden süzülen yaşlarını
Hissettiğinde kalbinin en kuytu köşesinde
Anlarsın yalnızlığın melâline daldığını.
Annenin sarılışı gibi sarılamadığında kendine
Ve dahi senden sana yalnız senin kaldığını.
Evinin tenha odalarını temâşâ ederken hüznün,
Duvarında göz göze geldiğinde eskimiş tablolara,
Mâzî merdivenlerinde bir lahza kalıverir hislerin.
O gün diz dize oturduğun parlayan gülüşlerinin,
Mahzun bakışlar ile ellerinde solduğunu
Anlarsın çatlamış tablonun tozlu parçalarından
Senden sana yalnız senin kaldığını.
Âhestece geçiyor haftalar, aylar, yıllar;
Köpürmüş bulutlar kaçarken gökyüzünden,
Dakikalar hazan getirdiğinde ovalarına
Ve her tik tak sesi sıkarken bileklerini,
Zamanın puslu harflerini yutkunarak soluduğunda
Anlarsın tenhâ kalbinden bakarken yıldızlara
Senden sana yalnız senin kaldığını.
Titrerken hayallerin bir kış gecesinde,
Önünde bakıştığın harlanmış eski soban,
İçinde köz olduğunu gördüğün umutların,
Tadarsın yalnızlığın dağ başı dumanında
Fokurdayan çayının soğuk, hissiz tadından
Senden sana yalnız senin kaldığını.
Gece örtünce annenden kalan yadigâr hislerini,
Sokak başlarında yetim olmuşsa korkuların,
Bir kaldırım köşesinde üşüyorsa hâlâ benliğin,
Kalbinde cızırdayan hülya lambaların
Zifiri bir sükût ile kırıldığında ellerinde,
Anlarsın senden sana yalnız senin kaldığını.