KARMAŞIK BİR İSYAN
Ben yavaş yavaş kaybolurken
Bir bütün olur bu keşmekeş.
Tüm bedenime zuhur eden bir maraz,
çözülmeyen ilmikler misali sarar çepeçevre beni.
Çözmesi müşkül, anlaması muamma.
Sebebi ise ben.
Evet, bu girift hâlin menbaı ben.
Dünüme, yarınıma, şu anıma şahit olan her şey
zehrini sızdırmış içime.
Bu öyle bir karmaşıklık ki,
sesimi, sûretimi, kalbimi tanımaz olurum.
Bu keşmekeş,
rüzgârın savurduğu hazan yaprakları gibi bitap düşer.
Duvardan duvara çarpan bir tipi misali
öfkeye müptelâ eder.
Bazen bir sükût iner ve
sanki zamanın nabzı kesilir içimde.
Ardındaki yürek, kırık veya buruk bir ayna,
anlamaya çalışır.
Ancak dolaşık bendeniz vermez izin bu yenilgiye.
Bir ben kalır geriye, bir de benden zuhur eden yankı;
bir hatıra, bir sis, bir niyaz gibi.
Artık ne gidilebilen bir dün
ne de kalınabilen bir ân var.
Geriye kalan ise dilimde tutuklu kelimeler.
Her “ben” deyişimde bir azap saklı,
her “ben” deyişimde biraz inkâr.
Karanlığın koynunda kök salmış çiçek misali,
ışığı değil, hüznü emerek tutunmakta hayata.
Her yaprağında biraz sükût,
her damarında biraz ben gizlenir.
Ve bilirim,
keşmekeşin kalbinde hâlâ bir kıvılcım yanar.
Ölümü andıran bir sessizlik,
hayatı çağıran bir yanık dua gibi.
Ben yavaş yavaş kaybolurken,
belki de yeniden doğarım.
Her çelişkinin içinde,
her sessizliğin ardında,
kendimi bulmaya meyilli bir fısıltı olarak.
kalemine sağlık
Yüreğinize sağlık