BU BİR EMİRDİR!
Gelgitleri buyur ettikten sonra sabit kalmak mümkün olmuyor çoğu zaman. Duygu karmaşasına düşünce, elinden tutabilecek yanları da kötürüm oluyor insanın. Gelen duyguları olgunlukla karşılayayım derken gidenlerin peşinden can çekişmeye başlıyorsun. Ne gelenden memnunsun ne gidenden. Arafta olmanın sancısı iliklerine işlerken, eteğine yapışmış tüm hislerden özgürleşmeyi hayal ediyorsun. Kötü diyerek istemeyeceğin bir durumun içinde kaldığında bazen, beklemediğin şekilde oldurmaya çalıştığın kendini buluyorsun. Yalpalayarak yürüdüğün yollar çamurlaşmış, ayağına bulaşıyor. Yürümeye devam ettikçe ağırlaşan ayaklarından kurtulmak istiyorsun. Durup temizleyeyim diyorsun, oturacak yer yok. Durup nefeslenmenin çaresini düşünürken sabitlendiğin yerde derinleştiğini fark ediyorsun. Kalsan batacaksın, devam etsen ağırlaşan ayakların sana yük olacak. Ne zaferler yaşadık onca ağırlığa rağmen, deyip kendine verdiğin telkinle çamuru görmezden gelerek ufka odaklanacaksın. Ağırlaşacak adımların, inancına tutunmaya çalışacaksın. İşe yarar sandıkça onunla sınanacaksın. Serpiştirdiğin gözyaşlarının çamura katık olduğunu anlayacak tez elden ağlamayı bırakacaksın. Uzak, gözünde daha da uzayacak. Yakınlık kavramını literatürden silip atacaksın. Ayaklarını unutup gözlerine odaklanacaksın. Yürüyebilmenin zorluğundan ziyade görebilmenin şükrünü tadacaksın. Gelmiş geçmiş olacak bir gün. Çamurlar elbet kuruyacak. Ayaklarına bulaşmış ne varsa vardığın derelere akıtacaksın. Okyanuslar aşmayacaksın belki ama iki damla gözyaşında boğulmamış olacaksın. Sesini kesip sözünü artıracaksın. Anlaşılma savaşının kazananı olmadığını deneyimleyip beyaz bayrakla dolaşacaksın. Sana ağırlık olan her şeyi yüklenmeyi unutacaksın. Yetmeyecek, kendi içinde ikiye ayrılacaksın. Kendinden kurtulman gerekirse sil baştan başlayacaksın. Memnun olacağın bir sen inşa etmek için canhıraş çabalayacaksın. Sızlanmayı bırakıp gözlerini diktiğin ufukta kendine bir yer açacaksın. Bakışlarını oraya sabitleyip gözlerini karanlığa yumacaksın. Kalbine söz geçirmeye çalışmayıp kendini onunla geçinmeye zorlayacaksın. Tökezlediği zamanlarda kırılan kalbine, camdan olmadığını hatırlatacaksın. Siyahı, diğer renklerden ayırıp hayat tuvaline koymamaya çalışmanın yanılgısına tanık olacaksın. Yaşlanmakla yaş almanın arasındaki farka vâkıf olduktan sonra sorgulamayı unutup yaşamaya bakacaksın.
“Ayaklarını unutup gözlerine odaklanacaksın. Yürüyebilmenin zorluğundan ziyade görebilmenin şükrünü tadacaksın.” Yazınızı çok beğendim,ayağımdaki çamura rağmen yürümem ve kendimi inşaa etmek için önüme bakmam gerektiğini hatırlattı kaleminize sağlık…
Teşekkür ederim.