SÜSLÜ SARMAŞIK

Veryansın ederken içim
Nasıl da durgun bir deniz gibiydi hislerim
Halbuki avaz avaz bağırıyordu öfkem
Ve yankılanıyordu hüznümün sessiz vaveylası
Bu kadar mı kördü bu kadar mı sağırdı
İnsanlık veyahut çevrem
Yoksa bir bana mı azada noksandı bedenler
Derin derin bir girdaptı adeta düşlerim
Derdim anlaşılmayacak kadar mı sığdı gülüşlerim
Her derdi olan her üzülen için için ağlar mıydı?
Kelimeler de bazen yorulmaz mı?
Bazen onlar da fersiz kalmaz mıydı?
Yeis dolu yüreklere, cennet bahçeleri açılmaz mı?
Şu fani dünyada müphem duygular da acı çekmeden yaşanmaz mı
Bu ahir dünyaya bu kadar evvel-i acılar fazla gelmez mi?
Tüm kayıpların arkasından avazım çıktığı kadar bağırsam mı yoksa hıçkıra hıçkıra ağlasam mı?
Yok yok yapamam.
Kelimelerin gürültüsünden o kadar bıkmışım ki
Yeniden afilli cümleler kurup
Nasuh tövbemi bozamam.
Varsın içim kan ağlasın
Dışımı da bahçelerdeki gibi süslü sarmaşıklar sarsın.
Bakıldığında denilsin ki,
Necip bir yaşam var bu bahçede
Aman diyeyim duvarlarıma vuran nem gözükmesin
Varlığımı fark etmeyen gözler
Ölümümün derdine düşmesin
Yüreklere benim niyetime kor alevler düşmesin
Varsın bahçem çiçekli görünürken
Duvarlarımdaki acı nem tecelli etmesin.