PEMBE NİLÜFERİN HATIRASI

Ve ben yine cam kenarında,
Gelmeyecek silüetini özlüyorum.
Saatler geçiyor, ömür kısalıyor.
Ama biliyor musun?
Hiç bıkmadım, usanmadım seni sevmekten.
Zaman yordu belki de beni.
Ama kalbim, ilk günkü gibi.
Elimde yırtık bir mektup,
Özlemekteyim seni.
Her hecesi bir yalnızlık ağırlığında;
Her satırda, başkasının ağzından ben ağlamakta.
Bir serçenin gözyaşları kadar ağır,
Bir karahindibanın kopuşu kadar ince…
Huzurum, senin elindeki bir siyah orkide.
Lotus çiçekleri sevgilim,
Seni bana hatırlatır.
Bu bataklıkta tutunduğum tek aydınlıksın çünkü.
O çiçekler kadar renklisin dünyamda.
Sana sürekli mor sümbüller almalıyım belki de.
Affedilmeye layık mıyım, bilmem.
Ama mor sümbüller sessizce af dilerler.
Papatyalar kadar masum değilim, evet.
Ama pembe laleler kadar bağlıyım sana.
Beni bir pembe nilüfer gibi anmayı unutma:
Sessiz, suya dokunmadan açan bir düş gibi.
Hafif ama unutulmaz.
Güzelliği kısa ömürlü belki
Ama izleri hep kalan bu açık kıyılarda…