TÜRKÇE’DE BİR DİL REFORMU YAPILABİLİR Mİ?

Öncelikle başlığın yanıtını vermek istiyorum, yapılabilir. Sadece bizim dilimizde değil dünyanın her dilinde her zaman bu yapılabilir. Yakın tarihte Balkanlarda bu yapılmış, bazı balkan dillerinden yabancı kelimeler atılmıştır. Aslında asıl sorulması gereken sorular başkadır. Bunlardan biri bu reformun yapılmasının gerçekten gerekip gerekmediği diğeri de eğer gerekiyorsa nasıl yapılacağıdır.
YAPILMALI MI?
İlk soruya bakacak olursak, benim fikrimce böyle bir reformun kısmen de olsa yapılması gerekir. Tabi bu noktada şunu da söylemem gerekir. Ben bir dilbilimci değilim, ben burada bilimsel bir tezi savunmuyorum, bunlar benim şahsi fikirlerim. Konuya dönecek olursak, böyle bir reform Türkçe’nin biraz olsun nefes alması için yapılmalıdır. Çünkü herkesin bildiği gibi Türkçe ne yazık ki içerisinde Arapça, Farsça ve Avrupa dillerinden Türkçe kökenli sözcükleri geri plana atacak kadar sözcük barındırmaktadır. Bu da aslında dilimizi içten içe çürütmektedir. Peki ama neden kısmen? Sözünü ettiğim dil reformu köktenci bir anlayışla daha önce yapılmaya çalışıldı ama başarılı olamadı. Çünkü dilimizde yine yabancı dillerden kalıplaşmış sözcükler de bulunuyor. Bundan ötürü biz diğer ülkeler gibi köktenci bir reform yaparak tüm yabancı kökenli sözcükleri istesek de dilimizden çıkaramayız. Ama Türkçe karşılığı olan yabancı sözcükler için bunu yapabiliriz.
NASIL YAPILMALI?
Bence böyle bir reform ancak toplumun isteğiyle ve yine toplumumuzun dilimize karşı duyarlı olmasıyla gerçekleşebilir. Örneğin: cevap vermek yerine yanıtlamamız gerek, artık asır yerine yüzyılı kullanmalıyız ya da tüm Türk Cumhuriyetleri gibi kara ve ak sözcüklerini daha sık kullanmalı siyah-beyaz demeyi bence bırakmalıyız. Daha aklıma gelmeyen birçoğuna karşı da aynısını yapmalıyız. Özellikle sırf daha güzel göründüğü için gereksiz yabancı sözcük kullanmamalıyız çünkü dilimiz gösteriş yapmak için vazgeçilemeyecek kadar değerli.
SON OLARAK
İnsanın kültürel özelliklerini dil ayakta tutar. Dilin yozlaşması demek o toplumun asimile olmaya başlamış olduğu gerçeğini gösterir. Dilimiz de bu türden bir yozlaşma içindeydi, neyse ki 1900’lerin başlarından Cumhuriyetin ilk yirmi yılına kadar ki bu konuda atılmış adımlarla birlikte Türkçe bu tehlikeyi atlattı. Ama yine de yabancı sözcüklerin hâlâ çok olması ve bilinçsiz kullanılması Türkçe’ yi yormaktadır. Bu nedenle bilinçli konuşmamız dilimizin korunması açısından önemlidir.
Dilimizi korumalıyız çünkü o zaman dilimizde bizim kültürümüzü koruyacaktır.