Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 17°C
Çok Bulutlu
Afyon
17°C
Çok Bulutlu
Çar 19°C
Per 18°C
Cum 19°C
Cts 19°C

ADSIZ’A MEKTUP-3 (FERYAL)

ADSIZ’A MEKTUP-3 (FERYAL)
17 Haziran 2025 17:06 | Son Güncellenme: 17 Haziran 2025 17:23
204
A+
A-

21/08/20… 

Kıymetli Feryal… 

Buraya neden geldim? Nasıl geldim? Niçin bu mektubu yazıyorum? Bilmiyorum… Sahi kaç yaşındayım, günlerden ne, sene kaç? Bilmiyorum…  Bildiğim tek bir şey var Adsız ve Müjde’ye, Feryal’i ispatlamak… Adsız ve Müjde’nin üzerinden yıllar geçti. Yıllar evvel mükemmel işlemelere sahip bir kutuya koymuştum, benim için onu önemli yapan ise içinde bulunan ömür sermayemdi, o kadar yıllar geçmiş ki üzerinden anahtarını bulmak benim için hayli zaman oldu. Aylarca aradım anahtarını neyse ki buldum, yaşlılık hali işte… Bu son birkaç haftada ne değişti bilmiyorum ama içimdeki Adsız’ın kırgınlığı, yaralarını saran Müjde’nin cesareti beni bir masanın köşesine attı… Şimdi ne Adsızım ne de Müjde… Fakat hâlâ ilk günkü gibi gözleri ışık saçan bir kızım yani “Feryal…”  

Mektubumun vazgeçilmezi olan mumum, hâlâ haşmetli fakat dibine akmış biraz. Olsun, ucunda ölüm yok ya, temizlerim etrafını geçer; çünkü artık Adsız gibi içerlemiyorum her kötü olaya mutlaka bir çaresine bakıyor çözüme odaklanıyorum; çünkü artık olmuşun dönüşü olmayacağını biliyorum. Uzun zamandır masamın başına geçmiyordum, torunlarımın bahçemde koşuşturmalarını izlemek daha iyi geliyordu, zamanla anladım ki insan alışkanlıklarını bir kenara atamıyormuş, dönüyor dolaşıyormuş da içindeki benliğine kaçıyormuş. Yaşım kaç bilmiyorum, saymayı bıraktım yıllardır. Yaş sadece sayıdan ibaretti, yaşam ise acılardan ve mutluluklardan ibaretti. “Yaptıkların için pişman mısın?” derseniz, hayır, değilim. Asla pişman değilim hem de hiçbiri için… Eğer Adsız ve Müjde olmasaydı, onlar düşüp kalkmasalardı şimdiki Feryal de olamayacaktı. Zaman zaman Adsız gibi hırçınlaşsam da Müjde gibi de her şeye gülüp geçtiğim zamanlar oluyor. Şimdi her şeyi görüp geçirmiş bir yaşlı Feryal olarak benden öğütler beklerseniz eğer beni iyi dinleyin. Ne Adsız olun ne de Müjde… Feryal olunca anladım, anladım ki her şeyi orta hâlli yaşamak gerekiyormuş. Adsız bu kadar küçük sebeplere karşı etrafını yakıp yıktı ki? Ya da Müjde nasıl o kadar büyük olaylara gülüp geçti? Zaman mı beni büyüttü, yüzümde oluşan kırışıklar mı bilmem ama her şeyin acısı ve tatlısı ile ve dozunda yaşamam gerektiğini öğrendim. O acıyı yaşamam gerekiyordu çünkü acı ne demek öğrenmem gerekiyordu, öğrenmeliydim ki bir daha o yollardan geçmeyeyim. O mutluluğu da yaşamam gerekiyordu mutluluk ne demek öğrenmeliydim, öğrenmeliydim ki her sancılı acılarımda ona koşabileyim. Ağladım, güldüm, kızdım, koştum, duruldum, hastalandım, şükrettim, inandım, sevdim, nefret ettim… Kısacası ben insan olabildim. İşte artık bir bütün oldum, belki de beni bunu yazmaya iten şey buydu. Adsız’ dan da bir parçam var içimde Müjde’ den de. Adsız’ın kendini bulamadığı, Müjde’nin olmaya çalıştığı karın ağrısı, Feryal’in başardığı insan olabildim. İnsan olun, kendinizi sevin, acısı ve tatlısı ile anı yaşayın ve omzunuzu öpüp kendinize teşekkür etmeyi unutmayın size yaşlı olarak vereceğim başka ne bir tecrübem var ne de bir öğüdüm. Bu kadarım işte varımda bu yoğumda… Aynaya dönüp baktığımda “Ah o günler!” diye geçiresim var içimden her yaşlı gibi… Yüzümde olan kırışıklarım dikkatimi çekiyor can sıkıcı gelse de “Bunlar benim hatıralarım, yaşanmışlıklarım, mutluluklarım, acılarım.” diyerek bir kere daha seviyorum kırışıklıklarımı. Bu mektup işte bunun için bu kadar kıymetli, her şeyin sonu. Adsız, Müjde, Feryal… Bütün oyuncular burada çoğu zaman hayatına başkalarının müdahale etmesine izin veren Adsız, hayatında kimsenin düşüncesine yer vermeyen Müjde ve her ikisi olan zamanla başkalarına kulak veren zamanla da kimseyi dinlemeyen Feryal başka oyuncumuz olmayacak çünkü biliyorum ki son nefeslerim. Ömrüm tükeniyor git gide hissediyorum bu hastalık içimi yiyip bitiriyor. Bu derde düştüğümde bir kez daha anladım sevdiklerimin kıymetini, çocuklarımın, torunlarımın ve bu dünya da vaktini dolduran eşimin. Çok özlüyorum… Eşimi, işimi, Adsız’ı, Müjdeyi… Hepsi bir Feryal olabilmek içinmiş meğer yalnızlıkla beraber düşününce anladım yaşı, hastalığı ne olursa olsun gözleri ışıl ışıl parlayan Feryal olabilmek içinmiş… 

Eski Adsız ve Müjde kalmadı, Feryalin de gözleri gülüyor ama elleri tutmuyor artık. E hâliyle her şeyin bir sonu olduğu gibi, ömrümün ve mektubumunda bir sonu var. Mutluyum, buralara geldiğim için, torunlarıma bir yadigâr bıraktığım için ve hâlâ o tokalı ayakkabılara sevdalı olduğum için. Hep dedin ya hoş kal, hoşça kal diye… Ben bu dünya da hep hoş kaldım Adsız, son nefesimi alana kadar da hoş kalacağım. Hoş kaldım, hoşcakalacağım… 

     (Yadigâr bıraktığım, zürriyetime…) 

 

İçinde coşan fırtınaları, içindeki çığlıklarıyla dindirmeye çalışan bir yazar...
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.