Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 17°C
Çok Bulutlu
Afyon
17°C
Çok Bulutlu
Çar 19°C
Per 18°C
Cum 19°C
Cts 19°C

ADSIZ’A MEKTUP-1

ADSIZ’A MEKTUP-1
13 Mayıs 2025 10:34 | Son Güncellenme: 13 Mayıs 2025 12:11
192
A+
A-

21/08/2010 

Sevgili Adsız… 

 

Sana ‘Adsız’ diye seslendiğim için özür dilerim. Henüz adını koyamadım sahi nasıl birisin? Önümde sadece hataların var, sana bunların hesabını soracağım ama öyle parmağımı sallayarak değil. Şefkatle… Seni büyütürcesine hesap soracağım! Mektubuma cevap verir misin bilmem ama ben bekleyeceğim. İster bunu gençlik çağlarında yap ister torunun kucağındayken… Ama ne olursa olsun bedenim buz kesilene kadar bekleyeceğim. Sen yine de beni çok bekletme olur mu Adsız? Ömrüm her zaman postacıyı bekleyecek kadar pencere önlerinde geçsin istemiyorum yoksa seni düşünecek vaktim azalır. 

Elimde kalemim, cılız bir mum ışığında sana bunları yazıyorum. Neden hiç sevmediğin bir iş hayatına atıldın ki? Üstelik başkası istiyor diye… Hayatının hatası oldu mu çok merak ediyorum doğrusu. Daha eskilere gitmek istemiyorum zira tokalı ayakkabıya sevdalı o kız çocuğuna gidersek çıkamayız. O zamanlarda yaptığın hataların beni çok korkutuyordu. Şimdi de öyle misin, korkutacak kadar büyük hatalar yapıyor musun hala? Acaba neler yapıyorsun şimdi, gerçekten o sevmediğin işi yapıyor musun birileri istedi diye? Eğer yapıyorsan hayatını karanlığa gömmüşsün demektir ama eğer yapmıyorsan tokalı ayakkabıya sevdalı o kızın bugününü gerçekten kurtarmışsın demektir. Aldım seni karşıma yani çevirdim aynayı yüzüme, bugün bu sorular bitmeyecek çünkü artık büyümen gerek. İşte şimdi yirmili yaşlarındasın ve karşımdasın, hesap vermeni bekleyeceğim Adsız! Neden başkası için yaşadın? Hesap ver şimdiki Adsız’a… Bak bütün bir ömrün sadece başkalarını memnun etmekle geçecek. Sakın ben onlara minnettarım deme sen kimsin Adsız, biliyor musun? Bak bir adın bile yok, sana bir nida da bulunamıyorum bile. Neden? Çünkü sen hayatımızı bir kukla haline getirdin ve ipleri başkasının ellerindeydi. Onlar oynattı biz oynadık. Şimdi düşününce ne kadar acı, değil mi? Hatırlayınca senin içine bir şey düştü mü? Her zamanki gibi gözlerin doldu mu? Aktı mı o yaşlar gözlerinden?  Haksızlık ediyorum fazlaca evet, ama elimde değil inan susmuyor bu sesler. “Sus artık” desem de susmuyor işte bu düşünceler. Bak! Susturamıyorsun o sesleri… Bırakabildin mi bu inatçılığı? İnadı bir kenara bırakıp kendine vakit ayır. Başkalarını da umursamamalıydın. İnsanlar önemli miydi? Değildi… Neden bu yaşına kadar herkese güvendin? Beni defalarca vurdular işte herkesi kendim bildim. Bilmemeliydin. Herkes sen değildi ki… Sen her şeye, herkese rağmen yüzüne tebessümü yerleştirirdin. Herkes öyle değildi ki, onlar kendileri için yaşayıp senin duygularınla ilgilenmiyorlardı bile. Haklısın… İnan düşündükçe tutamıyorum bu gözyaşlarımı, aynayı kaç kere sildim bilmiyorum. Yine de gitmedi o gözyaşları… O gözyaşlarını mum ışığının gölgesinde sana yazdığım bu mektuba damlamasın diye o kadar çok çabaladım ki, ama istiyorum ki senin gözyaşların damlasın. İşte o zaman anlarım senden ve benden bir parça taşımıştır bu mektup. Seni bu kadar ağır bir yükle bıraktım mı? Sanırım bıraktım ama istiyorum ki, büyü… Sana minnettarım bu sorularla beni büyüttüğün için. Gözyaşlarımız dinecek gibi değil. N’olur çekme ellerini elimden, beni böyle bırakma ve beni pencere köşelerinde bekletme.  

Şimdi can çekişen mumumun ışığı giderek kendini kaybediyor. Aynada baktığım ve gözlerini sildiğim o suretini görmemeye başlıyorum. İçimde coşan fırtınalarım biraz dinmiş bir şekilde noktalıyorum sana olan sözlerimi. Dediğim gibi bedenim buz kesilene kadar bekleyeceğim seni. Ama n’olur çok bekletme beni kendini bul, adını bul… Adsız gelme bana, adınla gel. Gel ki bende ikna olayım artık kendin için yaşadığına. Sana son sözlerim ise hoş kal, hoşça kal… 

    ADSIZ… 

 

 

İçinde coşan fırtınaları, içindeki çığlıklarıyla dindirmeye çalışan bir yazar...
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.