UTANMAZ MISINIZ?

Yanıyor ocağımız, bağrımız!
Evladını öpmelere doyamadan yolcu eden ananın hakkı için!
Sevdiğine son kez sarılamadan vuslatın yerine hasret koyan,
Genç kızların gözyaşı için!
Evladının tabutuna omuz olan babaların ahı için yanıyor ocağımız, bağrımız!
Utanmaz mısınız?
Yıllardır yanan bu ateş kor olup için için dağlarken bizi,
Çıkmış densizin biri “gelsin konuşsun “demiş.
Mabedimi, mahremimi görmezden gelmiş.
Haddin mi söyle?
Gücün yeter mi, benim Mehmet’imin kanıyla ıslanmış,
Rabbimin hikmetiyle nurlanmış, bu aziz vatanı kepazeye çevirmeye?
Utanmaz mısın?
Nasıl bakarsın gözü yaşlı anneye,
Yarını eksik kalmış sevgiliye,
Omuzlarına evladının tabutları binmiş, babanın yüzüne?
Nasıl dersin söyle?
Evladım, senin baban şehit oldu ama katilini çağırdık gelsin konuşsun diye?
O yavrucak sormaz mı “Neden?” diye.
Babam neden öldü, babam bu günleri görmek için mi şehit oldu?
Yarın olur da hesap vakti geldiğinde,
Nasıl çıkarsın onca yiğidin önüne?
Hiç mi titremez sesin, utanmaz benliğin.
Utanmaz mısınız?
Nasıl bakarsın şahitlerin ve şehitlerin yüzüne!
Söylesene yanmaz mı ciğerin?
Yoksa o kadar mı kölesi oldun şanın, şöhretin, sahibinin?
Sizleri bilmem de..!
Bizim yanıyor ocağımız, bağrımız!
Kanıyor ılgıt ılgıt yaralarımız!
Siz susarsınız biz haykırırız!
Sesimiz yankılanır dağlarda, tepelerde ve şehirlerde.
“Ülkesine, bayrağına sahip çıkmayan herkese bu hilalin gölgesinde ölmek haram olsun” diye!