SUSTUĞUMUZ YANKILAR
Neydi bizi suskunluğa mahkum eden?
Bir gözün ağır bakışı mı, yoksa bir sözün keskinliği mi?
İsteklerimizi yutan o karanlık,
Haksızlığa karşı çıkamayan o sessizlik…
Saygı mıydı bunun adı?
Hayır, saygı yalnızca büyüklere verilmez,
Kalbin hakkı, herkesin payıdır.
Bükük yüreklerimizde birer yara açılırken,
Egolarına merhem sürdüler, acımızla.
Kendi varlıklarını bizden çalan o eller,
Hangi sevgiye dayanırdı ki?
Sevgi… Karşılıkla var olan bir bağdır,
Ama biz, boşluğa seslenir gibi severken,
Cevapsız yankılarla büyüdük.
Peki neydi susturan bizi,
Duyulmak isterken sessiz kılan şey?
Korku mu? Öfke mi?
Yoksa bir gün daha az acı çekme ümidi mi?
Ebeveynlerimizin yankısında kaybolduk.
Sözcüklerimiz, susturulan bir rüzgâr gibi dağıldı,
Ama içimizde bir fırtına,
Hep hakikati haykırmak istedi.
Belki de cevap şuydu:
Sustuk, çünkü sevilmek istedik.
Anlaşılmak…
Ama sustukça daha da uzağa düştü sesimiz,
Ve biz, susmanın bizi kurtaracağını sandık.
Şimdi biliyoruz, susturulan sesler büyür.
Ve bir gün, hakikatin yankısı olur.
Küllerinden doğan bir haykırış,
Sonsuz bir gökyüzüne uzanır.
Bu hayotda qiyinchilik, stress,turli sinovlar,ayriliq,hijron, og‘ir-yengilliklar,bu mashaqqatlarni hammasi insonni sayqallaydi,buni misolini Dilan Sinecem timsoliga ko’rishimiz mumkin. Shoiramiz nafaqat sheriyatda balki o‘zi qiziqqan sohalarda ustun ekanligini isbotladi.Tilagimiz Dilan Sinecem hech qachon g‘am ko‘rmasin,bolalarini baxtiga sog‘ salomat bo‘lsin
Botir Zokirov.