SERZENİŞLER / ÖYLE
Mevsimlerden ayazı vurduğunda saatler.
Ne murad dileyip, neye layık bulduysam kendimi.
Bir yağmur damlıyor burnumun ucuna,
Bir izmarit salınıyor parmaklarımın arasından.
Bir kaç lütuf edilmiş cümle çınlıyor kulaklarımda.
Çılgın bir rüzgar yalıyor yüzümü,
Yanağımdan akanlar ile savaşmak uğruna.
Bin mayına basmaya ramak kala adımlarım.
Dağılmışları toplamaya ne hacet,
Parçaları da bölmeli atomlara.
Kaç kurşunu sakladıysak göğsümüzde.
Ve kaç hevesi gömdüysek kursağımıza.
Şimdi rengi solmuş bir yeşilde,
Yıldızların göğü terk edişinde,
İnanmışlıkların tümü şakakta patlayıveren Rus ruletinde.
Öyle öksüz öyle bitap.
Sessiz birçok çığlık kanatlanıp çıkmak isterken göğüs kafesinden.
Küskünlükleri en çok aldanmış olmaya ruhu olanın,
Öyle yorgun öyle dargın,
Öyle güçsüz öyle yolsuz.
Şimdi !
Pileleri eskimiş bir pencereden,
Göğü görmeyi dilemektir paya düşen,
Öyle yoksul öyle eksik.
Rafa kaldırıp tüm beklentileri,
Ve unutup gördüm sandığın, olmayan içli içleri,
Son sahnede son sözleri kalem ile kavuşturmaktır evla kılınan,
Öyle vedasız öyle haksız.
Kıymetlerden milyon yılı uzağa koşmaktır doğru olan.
Öyle güveninden çarmıha gerilmiş öyle altından iskemlesi çekilmiş.