SENİNDİR BUNLAR
Hüzün duvarlarını elinle sıvaladın,
Yıkılmaz dağları aldın ardına.
Süzülmüş bakışlarını acıyla nakışladın,
Dünyanın derdini bir sen sırtladın omzuna.
Bir türkü çığırdın isyanla karışık.
Ruhun cesedine bir dargın bir barışık.
Yüzündeki çizgiler yaşından daha kırışık.
Vardın mı riyanın bilinmez tadına?
Unutma!
Üzerine sinen bu dönülmez tesiri,
İliklerine kadar olmuşken korkunun esiri.
Bekle!
Haykırırsın bir gün göğe bastırdığın sesini.
Ve izle!
Bedeninde eğreti duran,
-ruhuna giydirdiğin yanlışlar giysisini.
Öyle ya da böyle geçirdin ömrü,
Yalanlar ile büyüttün koca bir cürmü,
Olduğun hâl aldatışın kaçıncı sürümü?
Yarılayamadın, çıktığın amansız sürgünü.
Gülü bilmeyen bahçeye girmeye çalışır koşar adımla.
Cesur olmayana bahçeden gül derilmez anla.
Hatalarını, satmak için koydun tekeri kopmuş bavuluna.
Bir gönülde mesken tutmak adına,
Hem de gerçek olmayışınla.
Evet!
Bu yer değeri büyük, fakat geçici bir sûret.
Ama bilmelisin,
-dünyadan kıymetlidir onurlu bir yaşam.
Ettiğin secdeden arınmalar beklersin,
Ama insanı günahkâr kılmaz mı bir gönlü yıkmak?
“Ettiğin secdeden arınmalar beklersin,
Ama insanı günahkâr kılmaz mı bir gönlü yıkmak? ”
O kadar derin ki. İki şiirde de yazar çok etkiledi beni. Çok hassas cümleler. Tebrik ediyorum. Merakla diğer eserlerini bekliyorum.