“SEN” ADLI TABLO
Attılar beni bilmediğim bi hissin ortasına
Çırpındım kalbinin en hazin kuytusunda
Bu aşk kuyusudur dediler düşeni çoktur aman ha
Kurtulunur mu bilinmez bu gizde Mecnun olunur
Hasretimdir, sevdamdır sana koşup gelen
Var mı ola ki dünyaya gelip de dinlenen?
Zayi olup gider peşinde süründürür ömür denen
Neyleriz yarin sadrını gurbet bellemişiz bi kere
Soğuktu, üşüyordum, gidecek yerim yoktu ve yoktum
Zemheri gören ürkek serçe misali titriyordum
Bir gün yüreğime aydınlık salacağını bilmiyordum;
Dağların ardından parlayan ışık hüzmelerinden…
Uzaklaştıkça daha mı yakın oluyorum ben sana sahi?
Sevdanı tadan ruhum neden çiçek açmasın ki?
Yılgın kalışlarım halvete itmek istese de beni
Varlığına sarılıp ilan ediyorum kendimi en nasipli.
İçimden sana dur durak bilmeyen sözcükler akıyor
Bitmiyor melekelerim sana bağlandıkça çoğalıyor
Leyline perde açan gönlüm nehara sırlı kalıyor
Aşkına bulanıyor bu kadın “Sen” adlı tabloda…