ÖFORİ
hiç düşündün mü?
her gün yaşadığının, üzüntünün
gerçeklik damarlarında akmadığını?
yerine sakin bir keman eşliğinde
öforik bir uykuda havalara yükseldiğini?
yukarıdan gelen, kusursuz, kemikli parmakların
beynini okşadığını,
uyuşturduğunu?
ses telleri kesilmiş horozlar
kaçırılıp öldürülüyor ki
zamansızlaşıp baki kalsın
bu sahte gerçeklik
ya da tanrı katındaki adıyla, gerçek sahtelik.
sence bir ölüm mü, yoksa bir uyanış mı?
gün gelir kalbine sapladığın bıçak,
akan kanlar ve üşüyen vücudun,
bitmeyen rüyalarının
alarmı olur umarım.
çiçek açarsın güzel çimlere, kuşlara.
kulağında anarşist horoz: “ü ürü ü”
adeta beyazlar içinde
bir kan çiçeği.
bir bakmışsın,
kafeste bir kanaryasın.
kırmızı bir el, uzun tırnaklarıyla
açıyor kapını,
bir kayığa biniyorsun,
kürekçinin bıyığından akan küller
ve bembeyaz sigarası.
dilinde
yankılı bir
“başın sağ olsun” mu?
yoksa sıcak bir
“günaydın” mı?
belki de samimi bir “hoş geldin”
ya da soğuk bir “görüşürüz”
kim bilir?