KESİLEN UMUTLAR
Ne kadar çabalarsan çabala olmayacak bir şeyi olduramazsın!
Olmayan neydi peki ya da bizi böyle keskin bir çizgide birleştiren neydi?
Kalplerimiz değil miydi?
Ruhumuz ezelden aramıyor muydu birbirini?
Hâlâ kalbimin bir köşesinde beni sevmeni istediğim bir dua gizli.
Fakat bilirim ki ne sen seversin beni ne de ben senden sevgi beklerim.
Bizim sevdamız sandığım gibi hâkiki değilmiş,
Öyle olsaydı aynı yöne bakardık,
Lâkin sen benden yüz çevirdin,
Bir çift kelâmı çok gördün,
Ellere güller verirken dikenlerini yüreğime batırdın,
Etmedim şikâyet, feryadımı kimselere duyurmadım.
Bellemedim başka sevdayı gönlüme,
Hoş sormadı da kimse ahvalimi…
Fakat sen hissettiğin hâlde, durdurmadın içimde yanan şu alevi, daha da harladın.
Seni her görüşümde biraz daha öldüm,
Yanımdan umarsızca geçip gittin, sustum.
Geriye kokun kaldı, durdum içime çektim.
Elin değdi bir duvara, durdum duvar oldum.
Görmedin sen…
Her güneş vakti içtiğin çay oldum.
Soğuk geldi çarptı yüzüne, durdum o soğuk oldum,
Isıtmak istedim gözlerini, ellerini, yüreğini…
Bir küçük çocuğu sevdin, dokundum yüzüne, o çocuk oldum.
Aynı kitabı okuyorduk fakat emindim aynı kitabı aynı duygularla okumuyorduk…
Sözcükler dökülüyordu ağzından,
Kasideler sıralıyordun insanlara,
Tonlarca sözcük geçiyordu içinden,
Durup bana birini söylemiyordun.
Fakat görüyordum, gülüşün eski gülüş değildi, bakışın eski bakış…
Kaçıyordun benden alaca atlar gibi,
Göçüveriyordun gönlümden, kanatsız kuşlar misali.
Sonu ne olursa olsun hep aynı yoldan yürüyeceğimizi düşünürdüm.
Lâkin sen çoktan ayırmıştın yolunu,
Ben yere attığın taşı kaldırır, başıma koyardım,
Bakışını ellere satmasaydın…
Kimseye naz yapmazdın hep banaydı o edaların,
Hep banaydı olmazların.
Ve olmadı, olduramadık.
Bizim sevdamıza sır girdi, mesafe girdi,
Koşup, yetişemediğim hakikât girdi.
Ve hiçbir hakikât bu denli canımı yakmamıştı.