KARGANIN ŞARKISI

Ne şahinim, ne kartal.
Ne de bir ihtişam var kanadımda.
Rengimden midir bilinmez,
Aldığım nefes bile batar bazen varlığa.
İçimde bir huzursuzluk,
Sabahın tam köründe gökte,
Boğazımdan gitmez susuzluk,
Diyorlar kılavuzu olduğum çöpte.
Dizilmiş bülbüle methiyeler.
Ben de kul değil miyim?
İbadetim olurken Allah’a.
Neden su-i zan ile dillerdeyim?
Sesimden midir bilinmez.
Sanki bir ben avareyim.
Herkes ak pak, tertemiz iken,
Bir ben mi sefaletteyim.
Münafığı bilir misin yolcu?
Dışı süslü içi yalancı.
Onlarcasını gördüm, dinledim.
Neden bana vurdular damgayı?
Hurafelerle anılmışım,
Uğursuz demişler zatıma,
Şuurunu kaybetmiş milyonlar vardı,
Ama yaftayı yakıştırdılar bana.
Görüyorum yükseklerden,
Buralarda çok kibriya.
Aynada görürler kendilerini sıra dağlarla,
Hatırlarına gelmez Lev Enzelna.
Ötüşüme kulak tıkamışlar,
Boş lakırdı ile dünyaya dalanlar,
Çirkini bana yakıştırmışlar,
Günahla tıka basa dolanlar,
-gafletle yoldaş olup gafil olanlar.
Zalimi bilir misin yolcu?
Zulmü baldan tatlı görürler.
Onlar, aldığım nefese süre biçmişler.
Hak varken batılı seçerler,
Yargılarına misafir ederler,
Verirler hükmümü düşünmeden,
-arsızca cezamı keserler.
Kediye de bulmuşlar bir mahlas,
O da bunlardan muzdarip,
Nankör koymuşlar adını,
İki ayaklıdan âlâ nankör yokken,
“İftira ediyorlar bana” diyor garip.
İnsanı bilir misin yolcu?
En aşağısındadır yerin,
Başı inmez gökyüzünden,
Sanki hükümdarı âlemin.
Bilmez acizliğini,
-görmez yolun sonu toprak.
Çamuru atar kendinden olmayana,
Aklını üstün sayar,
-esasında tam bir ahmak.
Yok eder değerleri,
Olacağı hâl tepetaklak,
Kendini kusursuz görür de,
Yaratılışa layık mı?
-Muallak.