HOŞ GELDİN
Epeydir almamıştım elime kalemimi,
Dokunmamıştım mısraların yüreğine.
Boşluktaydım bir süredir,
Daha yeni hoşça kal dedim sürgüne.
Geldim artık, merhaba yeni bir güne.
Seninle tanışma şerefine nail oldum,
Hiç beklemediğim bir zaman diliminde.
Yıllarca seni aramışım meğer,
İnandım, aradığımın sen olduğuna
Seni ilk gördüğümde.
İstanbul’un pek de bilmediğim bir semti,
Hava soğuk ile normal arasında.
Ben ise heyecandan bayılmak ve nemrut kesilmek sınırında.
Zihnime sakinleşmek için verdiğim telkinlerin eşiğinde,
Elinde pek de hoşlanmadığım renklerle bezenmiş bir çantayla girdin arabaya,
O an anladım ki sadece arabaya değil,
Hızlı ve büyüleyici biçimde hayatıma…
O an büyümeye başladı göğsümde sana atan nabızlar,
O an sanki mola verdi kuşlar,
Yarım kaldı belki de yanan sigaralar.
En azından benim için durdu zaman.
Çok iyi hatip olan ben,
Dilsiz bir mecnuna döndüm sayende.
İçim de bir hoş oldu seni güldürebildiğimde.
O gün bu gün derken,
Hayallerimin merkezinde,
Bir çiçek bahçesisin,
Yeşermeye hazır, yapraklarını açmaya hazır.
Suyun güneşin sevgin ve sadakatin olmak umuduyla,
Koydum seni yüreğimin en güneş gören yerine.
Sevgimi ektim her gün,
Dualar eşliğinde…
Artık üzerime düşen yağmur damlaları daha bir anlamlı,
Yanan sigaralarım senli hayallerle efkârlı.
Bir değil iki değil birçok kez tutuklu ama arzulu
Yollarına sanki ezelden mühürlü,
Al canımı, dağıt suratımı…
Bana yapacağın her eylem şifalı.
Bir gazete görsem senli yuvam gelir aklıma,
Yaprağı çevirişimde senin olduğun mutfak,
Kaynayan çay sesine paralel saçların,
Kokusu yayılır gülüşlerinin bir zeytin ağacı saflığında,
Bir kış masalı sanki yaşadıklarım,
Dışı ayrı içi ayrı bir manzara…
İlker Bey, hoş geldiniz. İlk buluşmanın heyecanını, birini sevmeyi ne de güzel yazmışsınız. Kaleminize sağlık, aşkınız daim olsun