EYLÜL AKŞAMI
Mevsimlerden bir eylül akşamı,
Denizlerin de sahillerin de kalmamış pek tadı.
İçimde kalmış bir bardak çayın doyulmaz hatırası.
Bir bardağın tutuluşu bu kadar güzel olamazdı,
Bir de benim bardağı tutana olan tutuluşum;
Canlandıramazdı hiçbir ay yahut güneş tutulması…
Gözlerinden alırdı mevsimler ilhamı,
En parıltılı aylar da senden,
En huzur kokan geceler de senden geçerdi.
Zaman senin yanında haddini bilip dururdu,
Biz de faydalanıp gençleşirdik huzurunda,
Ne ağrı kalırdı ne de romatizma.
Başını sağa çevirsen sol yanağına,
Sola çevirsen sağ yanağına,
Dökülürdü zihnimden satırlar,
Bir mısrasını dile getirebilsem,
Kim bilir dizginlenemezdi dalgalar,
Saçını kulağının arkasına koyuşunu izleyebilseydin,
Şanslı hissederdin kendini,
En güzel manzarayı izlediğinden…
Ben de şanslıyım en güzel manzarayı dileyebildiğimden,
Hiç yoktan iyidir derler;
Yokluğun hiçliğimi bile alıyorken benden…
Mevsimlerden bir eylül akşamı,
Son sarılışımızın en anlamlı faslı,
İşittiğim tüm sesler tek sese indirgenmiş,
Gök, yer, dağlar ve denizler senin sesinde sanki,
Tüm her şeye aşina gibiyim,
Fakat her şeye bir o kadar yabancıyım.
Senin dışında…
Tarifi zor bir anın tam ortasındayım.
Tüm kokuna bedenime nüfuz etmesi için yalvarmaktayım,
Daha uzun kalsın hırkamda diye,
Türlü hırsızlık planları kurmaktayım.
Nabzım boğazlarımda atarken,
Sen kokan genzimle yutkunmak…
Epey zor bir akşamı yaşamaktayım.