EY DÜŞLENEN

Bir kelam lütfet ey!
Çok görme selamını.
Ben ki senin hasret yurduna miğfersiz dalmışım.
Bilmeden savaşmayı, yokluğunla kan revan olmuş, yine de galip gelmişim.
Bir göz dokundur gözüme,
Devirme bakışını,
Ben ki bilinmezliğinde her şeyi bilmişim sende.
Görmeyi, duymayı, öğrenmişim bendeki halinde.
Bir yol ver bana,
Taşlar koyma adımlarıma,
Ben ki yürümeyi bilmeden daha,
Dikenli yollarında koşmayı kendime farz, farz-ı muhalleri gerçek kılmışım.
Civarında divane olup dillere düşmüşüm,
Harabelerinde hazineleri aramaya koyulmuşum.
Bir tenhada buldum sanıp seni, kendimden kaybolmuşum.
Bir damlamı hatırına getir,
Mahkûm etme unutmak zindanına içimi,
Ben ki senden gelecek tüm cezalara hazır bulunmuşum,
Parmaklıklarını kendime dost bilmiş,
Her hükmüne kıldan ince boynumu eğmişim.
Kervanına buyur et beni,
Kovma kafilenden,
Ben ki sürgünü nimet bilmişim, diyar sen olduğundan,
Ömrümü sunduğumdan, hicap duymam var ettiğin köle pazarından.
İnsaf göster,
Terazinden azat etme beni,
Derman olmak gücünü yağdır üstüme.
Ben ki yağmurunda yalın ayak kalmışım,
Kar boranını iklimlerin en güzeli saymışım,
Bir güzünü yaşamak uğruna, tüm yazlardan caymışım.
Bir ışık yak,
Zifirinde bırakma beni,
Ben ki aydınlığı sen bilmiş,
Cılız bir parıltında bile güneşe kavuşturmuşum leyâli.
Bir kere değ, ey!
Muhtacım.