ÇOK ŞEYLER OLUYOR

Çok şeyler oluyor sen yoksun, anlatamıyorum…
Çok şeyler oluyor anlatmak isteyecek kimseler istemiyorum!
Yorgun, telaşlı ya da öfkeli değilim.
Küçük bir hüzündür sızlatan burnumun direğini ve taşıran göz pınarlarımı…
Ne dünün acısı sırtımdadır artık,
Ne yarın ne olacağımı düşünmekteyim.
Şu an şimdi yaşadığım ve çözemediğim ve çözmek istemediğim garip bir hâl içreyim,
Garip ama dik duruşlu…
Göklere sarılmanın tadını alalı beri yerle limoniyiz biraz.
Tebessüm ederek gönlünü almaya çalışıyorum az biraz…
Ne heybeme koyuyorum çirkinliği,
Ne de unutuyorum varlığını!
Duvarlarıma çarpıp nasır tutanlar kadar umarsız yaşıyorum hayatı ve duvarlarına çarpıp nasırlaştıklarım kadar…
Fısıltılar dolaşamıyor sokaklarımda,
Ben tok sesli konuşmaları ve sevgi bağıran şarkıları seviyorum biraz da direniş kokan…
Diri dirençlerle yorulmamayı öğrendim!
Ve yüklenmemeyi mafsalıma…
Denizleri, rüzgarları, kuşları selamlıyorum ve güzel b/akan insanları,
Ruhlara b/akıyorum…
Evvelden aşina olduklarıma karışıyor,
Diğerlerinden kaçıyorum
Ve onlara ait değerlerden…
Çok şeyler oluyor sen yoksun anlatamıyorum.
Mevlanalar Şems’leri ile haşır neşir ve mesut!
Ben İmru’l Kays gibi her dem çöllere düşüp mecnun oluyorum!
Nil şahlanıyor damarlarımda,
Mısır suya bulanıyor…
Ab-ı hayat dağıtıyor sâki,
Nasiplenen u/yanıyor…
Çok şeyler oluyor sen yoksun anlatamıyorum…
Saba makamından bir beste dinliyor gibi yer ve gök!
Ben bestemi göğsümde s/aklıyorum!
Zerreler aleme yayılıyor,
Sonra âlem sanıyor kendini hadsizce,
Hadsizliklerin utancı yüzümü tokatlıyor
Ağlıyorum gizlice…
Çok şeyler oluyor sen yoksun
Anlatamıyorum…