BEDBİN

Harama değdi elim!
Yedi kat cehennemin dibine ulaştım ölmeden.
Yoğurdum hataları parmaklarımla.
Direnişlerimi kendime ettim hep, sebep bildirmeden.
Harama değdi dilim!
Ruhum, ruhum baş eğmez hoyrat bir yılkı atı.
Hiç susmadan konuştu dört nala.
Tam anladığında yanlışlarını, mağlup oldu zamana.
Harama değdi gözüm!
Gördüklerim var etti özümü,
Sakınmadan haykırdım günahların sözünü.
Çözdüm sandım, yazgıma attığım kara düğümü.
Harama yürüdü ayaklarım!
Şenlik bildim atarken adımlarımı çamura.
Kara çaldım evvelde mayası temiz olan hamura.
Bulandı parmak uçlarından saç tellerine kadar bataklığa cesedim.
O kusursuz hilkatin, necis nihayeti benim eserim.
Haramı duydu kulaklarım!
Doğumunda duyduğu eşsiz güfteye,
Buğz etti patlamışçasına zarı her işittiğinde.
Doğrunun çığlıkları onun için bir karınca adımı sessizliğinde,
Sonunda, kayboldu karanlık okyanusunun derinliğinde.
Haramın kokusu ile efsunlandım.
Görünmedi girdiğim sahte serabın ucu bucu.
Ellerimle ektim zehirli sarmaşıkları sineme.
Mesul olmadı kimse,
Bu is çaktığım kibritin sonucu.
Haramla bulandı zihnim!
Göğe bakınca sığdırırdı tüm cihan-ı âlemi idrakine,
Kayıverdi bir yıldız gibi gökyüzünden,
Giriftar oldu düşlerine örülmüş hileye.
Şimdi çıkışı zor, yokuşu ağır, inişi yok.
Tüm hücrelerin temayülü bedbinliğe.