Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 20°C
Açık
Afyon
20°C
Açık
Çar 23°C
Per 27°C
Cum 28°C
Cts 27°C

İKİNCİ MEKTUP

İKİNCİ MEKTUP
2 Mayıs 2025 20:59
109
A+
A-

Sana kıyamadığım gibi, sana yazdıklarıma da kıyamayıp mektubu sana göndermemin üzerinden aylar geçti. Hâlâ aynı adreste olup olmadığını bile bilmiyorum. Senden cevap da beklemiyorum ama eğer aynı adresteysen ve yazdıklarımı okuduysan… Bir cevabı bile hak etmiyorum, değil mi?

Bazen mektubun zarfını açtığını, göz ucuyla okuduğunu ve sonra bir çekmeceye koyduğunu hayal ediyorum. Ne hissettin bilmiyorum. Belki bir şey hissetmedin. Belki de hissettiklerin, hissettiklerim kadar kalmadı sende. Olsun… Çünkü ben bu mektupları zaten bir cevap almak için yazmadım. Ben bu satırlarda kendimi kurtarıyorum.

Bir zamanlar içimde sen varken güzelleşen dünya, şimdi senin yokluğunla eksiliyor. Kalbim, yokluğunu tanıdıkça kabullenmeyi öğreniyor. Ama kabul edebilmek unutmak değilmiş. Bu aylar boyunca bunu anladım. Kalbim seni terk etmedi. Sadece seni beklemekten vazgeçti.

Ve bazen birinin gitmesi, bir şeyin tamamlanmaması, kalbinde devasa bir boşluk bırakması… Zor olsa da, o boşluğu hissetmek ve onunla yaşamayı öğrenmek, belki de insanın en büyük sınavı.

Seninle ilgili her şeyi bir kutuya koyup kaldırmak istedim. Ama bazı şeyler kutulara sığmazmış. Bazı anılar rüyalarda ısrarla geri gelir, bazı sözler yıllar sonra bile yankılanırmış insanın içinde. Ve bazı sevgiler… Cevapsız kalınca daha da büyürmüş. Bunu da senden öğrendim.

Bir zamanlar “sen” diye başladığım her cümle, şimdi “ben” olmaya başladı. Çünkü sen gittiğinden beri, bu yolculukta yalnız kaldım. Ama seni unutmak, senden bir adım daha uzaklaşmak değilmiş. Bazen kaybolan bir şeyi bulmak, o kaybolan şeyi aramaktan vazgeçmekmiş.

Bir zamanlar bana ait olan her şeyin bir gün bir başkasıyla olması ihtimali, içimde hep bir korku yaratmıştı. Ama şimdi anlıyorum ki, senin yokluğun bile içimde dev bir alan açtı. O kadar boş ki, şimdi her şeyin yerini almak istiyor, her şey yeni bir biçim almak istiyor. Ama ne yazık ki seni arayan yerlerde hep senin eksikliğini buluyorum. Hiçbir şey seni geri getirmiyor.

Birçok şeyde seni aradım. Eski şarkılarda, eski kitaplarda, eski hatıralarda. Hatta bazen karşıma çıkan yabancı yüzlerde bile seni gördüm. Ama hep boş, hep eksik kaldım. Çünkü bazen kaybolan bir şeyi bulmak, sadece o kaybolan şeyin geride bıraktığı boşluğu kabul etmekmiş.

Benimle değilken, seninle değilken, kendi yolumu bulmaya çalışıyorum. Ama her yolda senin adımların hep bir şekilde geri dönüyor. Bir zamanlar kendi yolculuğumda, seninle olmanın ne kadar özel olduğunu düşündüm. Birlikte her yere gitmek, her anı paylaşmak… Ama şimdi bir başıma yürürken, anlıyorum ki bazen yolculukların sadece seni bekleyen bir kalbe varışı varmış.

Bir süre bu mektuplara, yazdıklarıma cesaret edemedim. Hatta hâlâ geri dönüp o satırları bir kenara koysam diye düşünüyorum, hiç okumazsan diye. Ama yine de yazdım işte. Çünkü kelimeler bazen insanı savunmasız bıraksa da iyi geliyor. Ne zaman sussam, kalbim daha çok ağrıyordu. Şimdi her satır, bana biraz olsun rahatlık veriyor. Her harf biraz daha ağır geliyor ama yazmadan duramıyorum. Ve bir gün bu mektubu sana göndermemek, bir gün hiç okutmamak gibi bir kararı verebilirsem… O zaman içimdeki tüm kelimeler ve seninle ilgili hatıralarım gerçekten kaybolacak.

Sana kızgın değilim. Kırgın da değilim. Çünkü seni sevmenin, seni kaybetmenin ve seni beklemenin acısını yaşadım. Hâlâ seviyorum, belki daha çok. Ama seni sevmenin gücü, bana acıyı da öğretti. Ve acı, bir süre sonra bir alışkanlık halini aldı. O yüzden seninle yazıştığım her şeyde bir yara var, bir iz var. Ve ben o izleri saklamaktan ya da silmektense, onları olduğu gibi kabul ettim. Çünkü bazen acı, bir hatırlatıcıdır.

Evet, ben seni kaybettim ama senin gitmenin bana sunduğu yalnızlıkla yeniden büyüdüm. Belki hiç büyümek istemediğimi, hep seninle kalmak istediğimi biliyordum ama zaman her şeyi değiştirdi. Zaman, bizi de değiştirdi. Şimdi seninle birlikte olduğum o günleri hatırlıyorum ve onların çok değerli olduğunu, bana bir şeyler kattığını hissediyorum. Ama şimdi anlıyorum ki, o anılar geçmişte kaldı. Şimdi kendi yolumda, kendi adımlarımda bulmalıyım huzuru.

Bilmeni isterim, sana yazarken kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor. Ama seni sevmenin ve seni kaybetmenin her acısına göğüs germek istiyorum. Bu, bir son değil, bir başlangıçtır. Çünkü seni sevmenin, seni unutmanın da bir yolu varmış.

Bu, sana yazdığım ikinci ve belki de son mektup. Bunu sana göndermeyi bir şekilde hep erteliyorum ama bir gün, belki de bir gün okur ve biraz olsun anlar, biraz olsun hissedersin diye yazıyorum. Her şey bitti diye düşünme. Bitti diyemem, çünkü bittiğini kabul etmek, seni kaybetmek demek olurdu. Ama seni kaybetmedim. Sadece seni sevmek, farklı bir biçime büründü.

Hoşça kal.

Ama kalmasan da olur.

Ben içimdeki sessizlikle dost oldum artık.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ETİKETLER: , , , ,
Grafik tasarım 🖌️🎨 Kendince Yazar✍️ Editör✍️
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.