1. MEKTUP

İçimi sana anlatabileceğim bir şey olsun istedim ve bu mektubu yazmaya karar verdim. Eğer sana göndermeye cesaret edemezsem yakacağım; ancak küllerinden her an yeniden doğabilir. Belki bu satırlar, yıllar sonra bile bir yerlerde karşıma çıkar; kim bilir, belki de senin ellerine ulaşır. Ama en çok da içimde birikmiş, içime sığmamış, söylenememiş her şeyin çıkışı olur bu sayfalar.
Sonsuza uyudu hislerim, çünkü sen varken güneş doğardı. Oysa şimdi, gün ağardığında bile karanlık içimde dolup taşıyor. Gözlerim ışığı seçebiliyor hâlâ ama kalbim gölgede kaldı bir kere. Her şeyin başladığı yeri düşünüyorum bazen; ellerini tuttuğum anı, ilk kez göz göze geldiğimiz zamanı… Ne kadar gerçek, ne kadar umut doluydu her şey. Seninle bir ihtimaldi dünya. Güzel olabilirdi. Olmadı.
Sen en ağır yaram oldun, ben sana hep merhemken… Bunu senden hiç istemedim. Bir gün sevdamın ağrısına sen de sarılırsın sandım. Olmadı. Ben içimi parça parça verip senin yanında kalırken, sen usulca çekildin kalbimin en derin yerinden. Her şeyin içinde bir eksilme başladı senden sonra. Ne kendime dönebildim, ne de başka bir yere gidebildim.
Sen beni küle çevirdin, ben yanmayı da sevdim. Çünkü seninle yanmak, sensiz bir soğukta donmaktan daha anlamlı geldi. Oysa şimdi… şimdi yangınlar dindi ama geriye bir tek küller kaldı. Ve ben o küllerin arasından yeniden doğmaya çalışıyorum. Adım adım, ağır ağır… Seni içimde susturarak.
Biliyor musun, seni hâlâ seviyorum. Evet, ne kadar canımı acıtsa da bu gerçek. Hâlâ seni düşündüğümde kalbim sızlıyor. Ama artık geri dönmeni istemiyorum. Çünkü seni sevmek, kendimden vazgeçmekti. Çünkü senle olmak, kendimi yalnız bırakmaktı. Şimdi ise kendimi bulmaya çalışıyorum. Parça parça olmuş bir ben, ama hâlâ ayakta.
Hiç bilmediğin bir sevginin yükünü taşıdım içimde. Belki senin hiç hak etmediğin kadar sevdim. Bu satırlar sana belki geç ulaşır, belki hiç ulaşmaz. Ama yazdım işte. Bu kelimeler, senin hiç duymadığın bir sevdanın sessiz çığlığıdır, bil.
Ben seni affettim. Ama kendimi, seni bu kadar sevmeye nasıl izin verdiğim konusunda hâlâ affedemedim.
Hoşça kal. Bir daha hiç gelme. Ama gelirsen, bu sefer beni tanıyamayacağını bil. Çünkü ben, artık sensiz olmayı öğreniyorum.