Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 27°C
Hafif Yağmurlu
Afyon
27°C
Hafif Yağmurlu
Pts 28°C
Sal 27°C
Çar 27°C
Per 29°C

KÖPEK Mİ BEN Mİ

KÖPEK Mİ BEN Mİ
8 Şubat 2024 22:26
212
A+
A-

Arif ile Zümra evlerinin balkonunda sessizce oturuyorlardı. Arif, sessizliği bozup dedi ki:

-Hanım!

-Buyur bey?

-Aklıma şahane bir fikir geldi.

Zümra, nedense bu şahane fikirden oldukça korkmuştu. İçinden bir ses bu fikrin hiç hoşuna gitmeyeceğini söylüyordu. Genç kadın, kocasına tuhaf bir bakış attı. “Ne fikriymiş bu? Umarım beni sinirlendirecek bir şey değildir,” diye cevap verdi. Akif, gözlerini kaçırdı. Karısının gazabından çok korkuyordu. Büyük bahçelerine balkondan baktı. Yıllardır büyüttükleri ağaçları gözleriyle süzdü. Nihayet cesaretini topladı ve konuşmaya başladı:

-Baksana bahçemizin büyüklüğüne. Bir köpek alsak bahçede beslesek fena mı olur?

Zümra’nın gözleri kocaman açıldı. Elleriyle masaya vurdu. “Sen benim köpekten korktuğumu bilmiyor musun? Bana nasıl böyle bir şey sorabilirsin?” Diye sordu. Arif, eşinin bağırmasıyla ezildikçe ezildi. Buna daha fazla tahammül edemediği için ayağa kalkıp balkondan uzaklaştı. Zümra, çok sinirlenmişti. Köpeklere karşı aşırı korkusu vardı çünkü küçükken sürekli köpekler onu kovalardı. Bu yüzden şimdi köpek görmeye bile tahammülü yoktu. Biricik hayat arkadaşına bunu defalarca anlatmıştı ama Arif tüm bunlara rağmen bahçeye köpek almayı teklif etmişti.

Arif, evden çıkıp biraz yürümeye başladı. Karısının bu kadar sinirlenmesine bir türlü anlam veremiyordu. Sonuçta köpeği eve almayacaktı. Bahçede besleyecekti. Ne vardı bunda bu kadar karşı çıkacak? Zümra böyle her şeye gereksiz tepki koyardı. Bu huyu artık Arif’i rahatsız ediyordu. “Ne bu böyle canım? Benimki de hayat mı? Her şeye o karar veriyor. Benim fikrimin hiç mi bir önemi yok?” Diye düşündü. Artık buna bir son vermeye karar verdi. Eşine sormadan bir köpek satın aldı. Köpeği alıp evin bahçesine götürdü. Zümra’yla konuşmadan bahçede köpekle oynamaya başladı.

Zümra, salonda otururken bir köpek sesi işitti. Başta olmayan sesler duyduğunu zannetti. Sonra havlama sesi arttıkça gerçek olduğunu anladı. Genç kadın, telaşla balkona çıktı. Gördüklerine inanamıyordu. Arif, bir köpekle oynuyordu. Sinirden yüzü kıpkırmızı oldu. Bahçeye çıkıp bütün sinirini eşinden çıkarmak istedi ama köpekten korktuğu için evden çıkamadı. Balkondan bağırmaya başladı, “Arif hemen eve gel. Köpeği sakın getirme.” Genç adam, bir şey demeden eve girdi. İlk defa içinde hiç korku yoktu. Doğru bir şey yaptığından emindi. Gayet rahat bir şekilde evden içeri girdi. Sinirden ateş fışkıran Zümra, gözlerini kocaman açmış vaziyette kocasını önünü kesti. O kadar kızgındı ki anlamadan dinlemeden bağırmaya başladı:

-O köpeğin bizim bahçemizde ne işi var?

-O köpek bundan sonra bizimle yaşayacak.

-Neden?

-Çünkü ben öyle istiyorum.

-Bu evde benim fikrimin hiç mi önemi yok?

-Bu zamana kadar hep senin fikrine göre yaşadık. Bir kere de benim istediğim bir şey olacak ve bu köpek burada yaşayacak.

Zümra, yere çöktü. Kendine hakim olamıyordu. Kafasını dizlerine koyarak ağlamaya başladı. Arif de eşinin yanına oturdu. Eşinin saçlarını okşadı. Genç kadın kafasını kaldırdı. Gözleri yaşlı yaşlı, “Beni seviyor musun?” Diye sordu. Adam, hiç tereddüt etmeden, “Elbette seviyorum,” diye yanıt verdi. Zümra, ağlayarak kocasına sarıldı. İçli içli ağladı. Bu zamana kadar ağlayamadığı her şeye ağladı. Sonra gözyaşlarını silip ayağa kalktı. Ruhsuz bir biçimde şöyle dedi:

-Köpek mi ben mi?

-Köpek.

Zümra, hayal kırıklığına uğramıştı. Bunu bakışlarına yansıttı. Kocasının hiç tereddüt etmeden köpeği tercih etmesi kalbini kırmıştı. Kadın, tekrar konuştu:

-Köpek bahçede kalırsa ben giderim.

-Sen bilirsin.

Zümra, tekrar ağlamaya başladı. Yaşadıklarına inanamıyordu:

-O halde evi terk ediyorum.

-Yolun açık olsun.

Zümra, daha fazla bir şey söylemeden odasına gitti. Sinirle eşyalarını toplamaya başladı. Artık köpeklerden daha çok nefret ediyordu. Resmen bir köpek hayatını çalmıştı. Son kez evinin camından bahçeye baktı. Arif, hiçbir şey olmamış gibi köpeğiyle oynuyordu. Genç kadın topladığı eşyalarını aldı ve hiçbir şey demeden evden ayrıldı.

Bir süre boş boş sokaklarda dolandı. Arif’in ilgisizliğini düşünüp daha çok üzüldü. Sonra deniz kenarına gidip dalgaların sesini dinledi. Acıkana kadar orada ruhsuz bir şekilde durdu. Artık gözlerinden yaş bile akmıyordu. Acıkınca bir çorbacıya gidip çorba içti. Zümra normalde çorbaya bayılırdı ama şimdi hiç tat alamıyordu. Gidecek hiçbir yeri yoktu. Belki de hata yaptım diye düşündü. Sonuçta onu seven bir kocası vardı ve gözü Zümra’dan başkasını görmüyordu. Tek bir isteği vardı o da köpekti. Bunu da görmezden gelebilirdi. Apar topar çorbacıdan çıktı. Evine geri döndü. Ne Arif ona bir soru sordu ne de Zümra eşine bir açıklama yaptı. Hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ettiler.

Okumayı ve yazmayı seven biri.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.