KAN VE GÜL (MEKTUP)

Hiçbir zaman yaşadığım hayattan pişman olmadım. Yaptıklarımdan da… Şu an yaptığım şey bile beni pişman olmaya itmedi çünkü sizi korudum. Ben onu öldürmeseydim o sizlere zarar verecekti. Eğer ölürsem ve bu mektup elinize geçerse beni kötü ve cani biri olarak hatırlamanızı istemiyorum. Ölmezsem zaten bu mektup size ulaşmayacak. Yine bir aradasınız biliyorum. Bu yaptığım sizi bir araya getirecek ve uzun uzun düşüneceksiniz Azra neden birini öldürdü diye. Bunun cevabını bulmanız kolay olacak da asla anlamayacaksınız sonra kendimi neden öldürdüğümü. Ben lisede sizden ayrıldıktan sonra zaten hayata dair tüm neşemi kaybetmiştim. Belki bir gün yine bir araya toplanırız umuduyla yaşamıştım. Sizlere kavuşurum, eskisi gibi oluruz diye düşünmüştüm. Ama artık ellerimdeki kanla, içine gömüldüğüm karanlıkla çıkamam karşınıza. Bakamam yüzünüze o yüzden sizi bir araya getirmiş ve son görevimi de tamamlamış sayıyorum. Biliyorum lisede hep serttim size karşı, korumacıydım. Ama sizi çok sevdiğim içindi hepsi. Benim ailem sizdiniz çünkü. Şimdi size bilmediğiniz hayatımdan bahsedeceğim. Bunları bu kadar yıllık arkadaşım olarak bilmeye hakkınız var. En azından anlamak için.
Benim mutlu bir evde yaşadığımı, hiçbir sorunum olmadığını düşündüğünüzü biliyorum. Babamın mal varlığı sayesinde rahat olduğumu düşündüğünüzü de. Ama işin iç yüzü sizin gördüğünüz ve düşündüğünüzden çok başkaydı. Annemi çocukken kaybettiğimi biliyorsunuz. Ama nasıl öldüğünü değil. Sizin yanınızda baba desem de o adama hiçbir zaman baba demedim aslında. Uyuşturucudan kafasının uçtuğu bir akşam eve gelip anneme sataşmaya başladığını hatırlıyorum. O gelene kadar annemle, güzeller güzeli annemle çok güzel yemekler pastalar yapmıştık. Bahçede güllerimizi temizlemiş kahveler içip sohbet etmiştik. Sonra o geldiğinde her şey değişmişti. Evin havası kapkaranlık olmuş soğumuştu. Onu gördüğüm an içime bir karanlık girmişti zaten. Anlamalıydım ve bir şey yapmalıydım ama bunun için çok küçüktüm. Annemin ben korkmayayım diye beni telkin edip onu odaya götürdüğünü hatırlıyorum. Annemin amacı onu yatırıp uyumasını sağlamak ve normale dönmesiydi ama o anneme saldırdı. Annemin istemediğini ve kaçmaya çalışıp mutfağa koşarak bir bıçak aldığını da hatırlıyorum ama günün sonunda kendini korumaya çalıştığı o bıçak kendi kalbine saplanmıştı. Annemin kendini koruyabilmesini, günün sonunda katil olsa bile hayatta olmasını tercih ederdim biliyor musunuz ama öyle olmadı. O adam hapse girse de bağımlı olduğu için kliniğe yatırıldı. Biraz klinik biraz hapishane derken çok bir şey yatmadı zaten. Bana o süreçte halam ve amcamlar bakmayı düşünseler de herkes birbirine göndermeye çalıştı kimse o küçücük çocuk halimle ne kadar kötü olduğumu görmüyordu. Evimde kalmak istediğimi söyledim. Koskoca insanlar küçücük halimle o evde tek başıma kalmama izin verdiler sırf onlara yük olmayayım diye. Ben o eve döndüğümde annemin kanının olduğu halı hala yerdeydi. Duvarlarda, eşyalarda… Her yer annemin kanıyla dolu. Hapisten çıkınca o eve gelecek bir katil olmasına rağmen dolapta yemek var mı diye bile bakmadan bıraktılar beni o eve. Bir daha da kapısından bile geçmediler zaten. Evin altını üstüne getirdim. Annem çeyizinin durduğu sandıkta altın saklamış, biraz da para biriktirmiş yanında. Onları aldım. Evdeki cüzdanlarındaki paralarla, kartlarla idare ettim. Daha el kadar çocukken boyumdan uzun halıları toplayıp yıkamaya yolladım ve evde kalan annemin son izlerini de ellerimle temizledim duvarlardan. O kadar idareli harcıyordum ki parayı, biterse ne yaparım diye çoğu zaman aç gidiyordum okula. Bir iş öğrenip çalışacak yaşta da değildim. Bu anlattıklarım size ağır gelir biliyorum. İyi bir şeyler bulmaya çalışacaksınız ama ne yazık ki yok. Tüm bunlar ben daha ilkokuldayken yaşandı. O adam çok yatmadı diyorum ya çıktı geldi bir gün eve. Girdi utanmadan karşıma oturdu. Bak dedi bu saatten sonra ne sen beni babadan sayarsın ne de ben sana babalık yapabilirim. Ben para kazanıp getireyim sende evi çekip çekir ev arkadaşı gibi yaşayalım on sekiz yaşında da siktir olur gidersin anlaştık mı dedi. O yaşta bir çocuk olarak zaten başka çarem yoktu ama bir özür bile dilememişti. Seni annesiz bıraktığım için, her şeyini elinden aldığım için, hayatını kararttığım için…. Bana yaşattığı hiçbir şey için özür dilemedi. Paran var mı? Ne lazım? Şunu al, bunu getir konuşmaları dışında hiçbir şey geçmedi o evde yıllarca. Sizin yanınızdayken bu kara kutuyu açmamak için baba diyordum ama çoğunlukla tuvalete gidip kusuyordum sonra. Dışarıya çok geçimsiz ve hırçın görünüyordum biliyorum ama tüm bu dikenlere rağmen bir tek siz yaklaştınız bana. Korkmadınız dikenlerimden, size batmasından. Çok erken yaşta kaybettiğim bir hayatın yerini sizinle doldurdum ben. Bu yüzden sizin için adam öldürmekse adam öldürmek. Benim ailem oldunuz. Bunu söylememdeki anlamın büyüklüğünü artık daha iyi anlayabilirsiniz. Şimdi gelelim neden kendimi öldürmek istediğime. O adam gibi oldum ben. Ellerime kan bulaştı. Sebeplerimiz aynı değil biliyorum hatta benim pişman olmamak için kendimce çok güzel bir sebebim de var ama bu sonucu değiştirmez. Ben, onun gibi oldum. Onun kızı oldum tam anlamıyla. Üstelik o kafası uçuyorken öldürmüştü, benim bilincim gayet yerindeydi. Bunun yükünü kaldıramam ben. Hem annemi de çok özledim. Hiç rüyama girmedi biliyor musunuz? O adamla yaşadığım için kızgın bana bence. Gidip gönlünü almam lazım. Annemin altınları dedim ya onları harcayamayacağım kadar kısa bir sürede döndü geldi o adam. Altınlar evimde yatağımın altında gizli bir bölmede. Bilezikleri istediğiniz gibi alın ama içinde annemden yadigar bir set var. Her biriniz bir parçasını alın ve eğer ki beni affederseniz benden bir parça yadigar kalsın size. Sizi ne kadar çok sevdiğimi ve benim için anlamınızı hatırlarsınız. Hayatımın en büyük itirafını bırakıyorum size. Sizi çok seviyorum kardeşlerim.