Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 2°C
Az Bulutlu
Afyon
2°C
Az Bulutlu
Per 8°C
Cum 9°C
Cts 9°C
Paz 6°C

BİLİNMEYEN BİR ADAMIN TASVİRİ

BİLİNMEYEN BİR ADAMIN TASVİRİ
28 Ekim 2024 22:30 | Son Güncellenme: 28 Ekim 2024 22:42
172
A+
A-

Kışa doğruydu…

Onu bir kaldırımın kenarında oturur vaziyette görmüştüm. Bu kadar hırçın, ürpertici ve iliklerimi donduracak kadar soğuk havada, kaldırımda oturup ne düşünüyordu?

Yalnızlığını mı yoksa hüznünü mü?

Terk edildiğini mi yoksa terk edişini mi?

Durmadan yağan karı tutmaya çalışıyordu…

İki de bir yanındaki banka bir şeyler fısıldıyordu; eski zamanlardan kalma bir “Çatı Katı Hikâyesi” olsa gerekti bu. Tam yanına yaklaşıp iki laf edecektim ki; şiir okur edasına büründü ve döküldü kelimeler kaldırımlara.

Kelimeler döküldükçe, kar taneleri daha bir hızlı eriyordu. Nehre dönüşüyorlardı, adamın gözyaşlarına karışıp denize taşıyorlardı. Adam durmadan devam ediyordu: ” N’olur bir gün beni, kapında olsun dinle…”

O kadar güzel bir ses tonuna sahipti ki; her kelimede burun kanatları kalkıp iniyordu. Daha önce bu denli güzel şiir dinlememiştim. Çehresine yıllardan kalma közlenmiş bir hüzün vardı. Hüzün yüzünde griye çalardı, gri bir kış vakti rüzgâra karışırdı, rüzgâr karlarda bir senfoni arardı…

Adamın umrunda değildi; kışmış, karmış, rüzgârmış, güzmüş….

Durmadan söylüyordu: “Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n’emsin…”

Gözleri kaldırım dışında bir şeye değmiyordu…

Biraz daha geçse belki de serenad olacaktı kaldırım…

Bir an fark etti beni, irkildi.

Yakalandığını hisseden bir suçlu gibi irkildi.

Doğru, yakalanmıştı, bana yakalanmıştı.

Her şeyin farkındaydım.

Herkesin umarsızca yanından geçip gittiği adamı, ben karla karışık kaldırım senfonisinde yakalamıştım.

Şiiri tamamlamadı…

“-Niçin devam etmedin?” soruma, cevap dahi vermedi.

Elleri titriyordu, soğuktan değil sevgisizlikten.

Kirpikleri titriyordu, soğuktan değil sevgisizlikten.

Ayakları karda heykelleşmişti, soğuktan değil sevgisizlikten…

Üzerinde kahverengi uzun bir palto vardı.

Atkısı, şiirden bir kızın armağanı gibi duruyordu; krem, açık kahve tonu ve sevgiyle harmanlaşmış bir gri…

Sol kaşının tam altında, şeb-i yeldâdan kalma bir sitare gibi duran beni, uzun bir şiir yazdıracak kadar güzel görünüyordu. Ellerim istemsizce bene doğru uzandı:

-Aynısı bende de var, dedim.

Hafif çatık kaşlarıyla:

-Bu bizi birbirimize bağlamak için yeterli değil.

“Çok saçmaydı zaten, bir ben, insanı birbirine bağlar mıydı? Bu sadece şiirden bir kızın hikâyelerinde olur, gerçekler bunun dışındadır.”

Gözlerindeki karayı izledim, daha önce böyle bir kara görmemiştim. Aslında ben daha önce öyle birini görmemiştim.

Sakalları, bıyıkları yeni terlemiş delikanlı gibi yerini yadırgarcasına duruyorlardı…

Ellerim istemsizce ona doğru uzandı.

Ay parçası gibi duran yüzüne tam dokunacakken bileklerimden tuttu.

Ay tutuldu, ben tutuldum…

Tutuş o tutuş, tutuluş o tutuluş…

Yüreğim karlı dağlardan geçip alabora oldu. Sazlıklardan ney oldum, kör kuyulara düşen hakikât oldum. Bir çobanın billur sesinden kuzu oldum, süt oldum, aktım toprağa fidan oldum. Kuşlar geçti üstümden, durup kuş oldum. Göçtüm diyarlara memleket oldum, sevda oldum. Gezdim, dolaştım, gelip de karşımda duran ay parçasının göz karası oldum.

Çektim ellerimi adamın elinden, yere düşen lotustan çalan bilekliğime uzandı ellerim, sahi ne diye koptu ki?

Adam istifini hiç bozmadı, sanki az önce titreyen o değildi. Durup, ta gözlerimin içine baktı. O an ölsem şâd olacaktım. Bengisu gibi akıp ölümsüz olacaktım…

“-Sen!” dedi, -boynundaki atkıyı boynuma sararak-“Daha önce hiç görmediğim bir düş gibisin.”

Beni üşüten kar, bir alev topu gibi yağdı üstüme…

 

 

 

 

Çiğdem GÜNEŞ Türk Dili ve Edebiyatı #Yazar #Editör
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.