YÜREK YÜKÜ
Bir zamanlar, annemin gözlerinde aradığım sıcaklığı bulamıyorum. Bana baktığında, derinlerinde saklı bir yorgunluk, bitmek bilmeyen bir koşuşturmacanın izleri vardı. Annem, saçını süpürge etmişti bizim için, kendi tabiriyle. “Bak,” derdi, “saçımı süpürge ediyorum size, her şeyiniz tam olsun diye.”
Ama bazen, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, o sevgiyi hissetmekte zorlanıyordum. Belki de sevgiyi, bitmeyen bir görev gibi görmekten yorgun düşmüştü. Her gün, onun sesi kulaklarımda yankılanırdı: “Sizden başka kimim var? Her şey sizin için…” Sanki bu sözler, annemin sevgisini değil, omuzlarımıza yüklediği bir yükü anlatıyordu. Her seferinde bu cümleyi duyduğumda, kalbimde ağır bir taş gibi bir şey belirirdi. Annem bizi severken, farkında olmadan bizi bir yük gibi görüyordu belki de.
Ben ise, gözlerimin önünden geçen her anı yeniden yaşar gibi, o sıcaklığı arıyordum. Belki bir gülüş, belki küçük bir dokunuş… Ama çoğu zaman, onun arkasından koşarken buluyordum kendimi; yetişemediğim, erişemediğim bir şeyin peşinde. O uzaklaştıkça, aramızdaki mesafe artıyor, içimdeki boşluk büyüyordu.
Çocuk kalbimle, ona ulaşmak, onun sıcaklığına dokunmak istiyordum. Ama her “saçımı süpürge ediyorum” deyişiyle, aramızdaki mesafe biraz daha açılıyordu. O kadar çok söylüyordu ki bu cümleyi, bize yaptığı fedakarlıkları anlatıyor gibi. Ve ben, o sevginin altında eziliyor, kayboluyordum…
Belki de annem, saçını süpürge ederken, sevgiyi, bir yük gibi taşır olmuştu. Bizimle olmayı unutmuştu. Sevgi, her şeyi tam yapma telaşının içinde kaybolup gidiyordu…
“Anne, üzerime bıraktığın yükle sevgini ararken kendimi kaybettim. Şimdi sadece eksik ve yalnızım.”