YOKLUĞUMA ALIŞMALISIN
Bazen güle ulaşmak için dikeni tutmak lazımmış çünkü o güle ulaşıp koklayınca her şey unutulurmuş. Belki hayal belki de gerçekti ama en azından ismindeki dikenler canımı acıtmak yerine sarıp sarmalamayı seçmişti.
Ben bunları düşünürken gerçeklikten uzaklaşıp hayal mi kuruyordum? Belki rüyaydı belki de çaresizlik. Bunu sadece birimizin yapmış olması tutarsızlık mıydı? Ruhum bana ölümü sevmemi söylerken ben en çok ihtiyacım olan şeyi artık hissediyordum. Gözlerine bakarken mi yoksa seni her düşündüğümde mi? Bana sadece öyle bakma istedim. Gözlerindeki renkte miydi belirsizlikler? Belki yeşil belki kahverengi belki ela. Bu bir oyun muydu yine? En azından bitene kadar sadece ikimiz oynayacaktık. Ellerimiz kavuşacak, gözlerimiz aradığı rengi bulacak, kalplerimiz bir araya gelecek miydi? Belki de sadece buydu isteğim. Zor olan beraber aşmak mıydı yoksa aşıp beraber olmak mıydı? Belki de ayrı yaşanıyordu aşk. İmkansız olarak mı kalırdı bazı şeyler yoksa onları imkansız kılan biz miydik? Belki sen belki ben belki de biz. Karşında somut bir ben varken her şeyden soyutlanman mı gerekirdi? Belki somut belki soyuttu sevilmek.
Sonsuza dek tebessümle anacak mıyım seni? Belki de şükranlar sunarım sarıp sarmaladığın için. Yalnız aciz ruhum Tanrı değilken affedemez, Tanrı değilken affedemezsin de. Bilmelisin ki ayrılık da sevdadandır ve sen yokluğuma alışmalısın.
Bayıldım her zamanki gibi güzel olmuş önü açık kardeşim alkış
Ben aşığım sen farkında bile değilsin…