TOPRAK KOKUSU
Doğum sancılarıyla başladı bu zihnimi körükleyen ateş. Yıkıcı fikirleri üzerime salıyor. Güne güzel başlamak da isteğim. Tek isteğim budur. Artık elveda demenin vakti geldi güzelliğe, gerçekleşmeyecek hayallere, çimenlerin üzerine yansıyan güneş huzmelerine, sulanmayı bekleyen yemyeşil ağaçlara, bahçe çitinin hemen ardında duran büyük sarı, içerisinde yaprak yüzen, tırtıl yüzen su tankerlerine, pencere pervazındaki soğumak için bırakılmış sıcacık elmalı turtaya elveda demenin vakti geldi.
Bütün bunlar gözümde canlandığı vakit hayat daha dingin, dünya daha hamdı. Kayıp giden bu hayallerim artık yaşanamayacak vaziyette çünkü bunların var olacağı dünyayı yok ediyor insanlık. Her türlü çirkinliğin ardı arkası kesilmiyor, kesilmeyecek. Bir bir mevsimlerin yaşanacağına dair umut kalmamıştır artık. O güzel çocukluk. Anne özlemi, sıcak ekmek, toprak kokusu… Yıktık bütün bunları sanki hepsi birer engelmiş gibi. “Yenilik”e aç. Yolumuz çirkinliğe doğru evrilmeye koyuldu. Yavaş da değil göz açıp kapayıncaya kadar insanlar ölüyorlar. Ve bunlardan yararlananlar var. İnsanların üzüntüsünden yararlananlar, başkalarının yoksulluğunu fırsat görenler var. Hastalığı, yurtsuzluğu, savaşı, dinsizliği ve dindarlığı. Üzerimden atamıyorum bu iğrençlikler yükünü.
Ya iyilik olmasaydı diyorum…
Bir gün otobüste yolu izlerken aklıma geldi. İyilik denen lütuf olmasaydı ne olurdu? Ellerinizde yükünüz onu paylaşacak bir insan yok. Ya da mutsuz bir günde yüzünüze gülümseyen insanlar yerine tiksinç yüz ifadesiyle bakan insanlar var. Siz de günün sonunda o tiksinç ifadeyi alıyorsunuz, kaşlarınızı çatmaktan alnınız kırışmış ve dudaklarınız aşağı sarkmış hışımla. Yorgun eve geldiğinizde gününüzü soran kimse yok. Ya da dalgınlıkla karşıdan karşıya geçerken bir araba çarpıyor. Hemen yanınızdaki sizi çekebilirdi ama yapmadı çünkü sizi tanımıyor ve bunun kendisine yararlı olacağını düşünmüyor. Bunlar basit şeyler. Bunların çok çok ağır versiyonlarını akşam haberlerinde izliyoruz, anlatmaya dilim varmıyor. Umutlarım tükendi. Her gün yeni bir çirkinlikle, katliamla, nefretle, ölümle ve hastalıkla başlıyoruz. Eski sabahları özlememe sebep oluyor. Oysa ben her duamda, Allah bugünlerimizi özletmesin, derim. Duam kabul olmadığı gibi umutlarım da tükeniyor.
İnsanlığımız artık başka bir anlama evriliyor. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni hayaller kurmanın anlamı yok. Dünya felakete sürükleniyor ve bu kimsenin umrunda değil, bundan çıkar sağlayanlar hariç.
Korkma bunlar seninle alakalı değil.
Sohbet havasında anlamlı bir metin olmuş tebrik ederim .