Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 12°C
Açık
Afyon
12°C
Açık
Sal 13°C
Çar 12°C
Per 14°C
Cum 14°C

VAZGEÇİŞ

VAZGEÇİŞ
5 Ekim 2024 01:12 | Son Güncellenme: 10 Ekim 2024 00:36
118
A+
A-

“Eskisi gibi değilsin” dedi adam buruk bir sesle. “Eskisi gibi değilsin.”

Aslında her şey rutine bağlamış akıp gidiyordu.

Bugün de her gün gibi bir gündü.

Akşam yemeği yenmiş, mutfak toplanmış, çay ocakta yavaş yavaş demleniyordu. Evin düzeni aynı, yemek saati aynı, hayatın akışında hiç bir fark yoktu. Hatta daha rahattı her şey. Evin borcu bitmiş, istedikleri model arabaları alınmış. Tüm zorlukları aşmışlardı. Eskiden zor olan her şey şimdi kolaydı, her şey yolundaydı. Çocuklar artık gece uyuyor, yemeklerini yiyorlardı. Hayatlarında zor diye tanımladıkları herşey bitmişti.

Evi robot süpürge süpürüyor.

Çamaşırlar kurutmaya atılıyor.

Çocukların mama, bez sorunları bitmiş… Hatta evdeki kediyi bile sahiplendirmişlerdi. Kedinin kumunu kim temizleyecek kavgası da kalmamıştı.

Peki neydi şimdi içlerindeki kocaman boşluk?

Eskisi gibi olmayan neydi?

Kadın düşündü, evet o da eskisi gibi hissetmiyordu; hatta içinde bir his olup olmadığını bile bilmiyordu. Sahi neye heyecanlanıyordu, neye üzülüyordu? İçinde kaybolup giden şey neydi? Neşesi, coşkusu, heyecanı… Hissetmek için çabaladı. Çok özlediğini farketti.

Hissedebilmeyi özlemek…

Hissederken insan farkına varmıyor. Kıymetini bilmeyip bol kepçeden mi harcıyor? Mesela sen bana surat asınca ben çok fazla mı üzüldüm, seni çok mu önemsedim ve bitti mi önemsemem? Bir güler yüzünü, bir tatlı sözünü beklerken çok fazla beklentiye girip bitirdim mi beklentilerimi? İyi niyetimi fazladan mı dağıttım, kalmadı mı şimdiye? Heyecanım, sevincim her ortaya çıktığında pişman olmaktan yoruldular mı? Yalnız uyuduğum gecelerde tüm gözyaşlarım akıp gitti mi yastıklara? Sen beni görmezden geldikçe tükendi mi benliğim. Hunharca mı harcadım ben hislerimi?

Anneannem ” Yemeklerin tadı yok, hiç bir şey eskisi gibi lezzetli değil”, derdi. “Aman neyin eski tadı var ki !” der geçerdik. Hiç aklımıza gelmezdi ki acaba senin duyuların mı eskisi gibi değil anneanne? Artık hiç bir şeyin tadı mı yok, yoksa ben mi hissedemiyorum?

Covid olduğumda koku duyum tamamen gitmişti. Yediğim hiçbir şeyin tadı yoktu. Hatta o dönemlerde yemeğe ne gerek var ki yemeklerde ki vitamin minarelleri kapsül olarak alalım gitsin diye düşünmeye başlamıştım. Tadı olmayınca yemek bile zulüm gibiydi insana. O dönemler de çok düşünmüştüm “insan yemek için mi yaşıyor yoksa yaşamak için mi yiyor” önermesini. İşte şimdi de yaşamın tadı yok. Sadece yapmak zorunda olduğun, dışardan yaşıyor gibi göründüğün sorumluluklarını yerine getiriyorsun. Tadı yok, kokusu yok, içinde bir his yok.

Sahi yaşıyor sayılır mı insan böyle? Acaba bu da yeni bir salgın mı ?

Ben Bilge. Okumayı, yeni şeyler öğrenmeyi, seyahat etmeyi ve konuşmayı seven biriyim. Sınıf öğretmeniyim. Ankara'da yaşıyorum. İnsanın en büyük keşfinin kendini tanıması olduğunu farkettiğim zamandan beri derdim kendi alemimde yolculuklar yapmak. Kendi aleminden dışarıya yazarak ve konuşarak kendini taşımaya çalışan bir seyyahım.
YORUMLAR

  1. Funda İşsiz dedi ki:

    Hissedebilmeyi özlemek bu aralar tam da bunun üzerine düşünüyordum çok güzel bi tevafuk oldu. Kaleminize, yüreğinize sağlık