Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 19°C
Az Bulutlu
Afyon
19°C
Az Bulutlu
Pts 22°C
Sal 22°C
Çar 24°C
Per 27°C

KASVET

KASVET
26 Mart 2025 15:53
154
A+
A-

Bedenimin hayatı yaşadığını sandığı, ruhumun ise bu illüzyona kanmadığı bir dönemin tam merkezinden sesleniyorum. Bir boşluğun içinde süzülüyor gibiyim; uçurtma misali, rüzgâr nereden eserse oraya savruluyorum. Savrulacak kadar hafifim, hafif olduğum kadar da ağır omzumdaki yüklerim…

Ruhum büyük bir arayışta. Haykırıyor içten içe “Nerede çocukluğumun renkleri?”

Ufuktan doğan güneşin ışıldayan sarısı ısıtırdı içimizi. Gece sahneye çıkan ay, süslerdi hayallerimizi. Yağmur bulutlarının griliği huzur verirdi. Bahar dallarındaki yaprakların yeşermesi, yüreğimize umut aşılardı. Ne zaman kaybettik bu duyguların kıymetini?

Hayata yetişmeye çalışırken kuş cıvıltılarını bile duymaz olduk. O kadar hızlı koşuyoruz ki hayatın peşinden, kafamızı kaldırıp parlayan gökyüzüne bakmayı unuttuk. Bir gün yetmez oldu insanoğluna. Hep bir koşuşturma, hep bir telaş… Ne için bu yarış? Sonunda kazanan yok.

Anı kaybettik. Göz kapaklarımızı araladığımız her günün başlangıcı, bulanık bir zaman silsilesiyle devam ediyor. Sevdiklerimize ayırdığımız vakitlerde hissettiklerimiz anlık duygular. Mutluluğun ve sevginin ruhumuza işlemesine fırsat vermeden, bir sonraki zaman dilimine koşar adımlarla ilerliyoruz. Kıymet bilmeden, kıymet görmeden devam ediyoruz… Anı biriktirmekten yoksun, yorgun, gri toz bulutlarına dönüştük.

Tebessüm etmek lüks oldu. Gözlerimize sis sarılmış gibi görmeye başladık dünyayı. Renkler soluk, kokular rutubetli, tatlar bozuk… Ruhumuzu dinlendirmeyi hiç düşünmeden, vücudumuzu dinlendirdiğimizi sanarak, karanlık, boğucu, yorgun bir ruh ile devam ediyoruz yola. Haz almadan, heyecanlanmadan, en kıymetli olanı harcıyoruz cebimizden… Kimi zaman da kredimizden… Zamanı! En nadir olanı, telafisi olmayanı…

Nerede çocukluğumun neşesi?

Mart bitiyor, önümüz Nisan. Yazın ayak sesleri çınlıyor kulağımızda ama duymuyoruz. Çiçekler tomurcuklandı ama görmüyoruz.

Durma vakti gelmedi mi?

Uyanışın habercisi umut, cemrelerle yeryüzüne yağdı. Derin bir nefes alıp hafiften kaldırsak başımızı tüm uğraşlarımızdan…

Hatırlasak kendimizi, en çok da benliğimizi… Silkelenip kasvetin tozlu havasından, parlayan gözlerle baksak hayata… Hatırlayacağız dünü, yarınlara renkler bulacağız. Hayalleri taçlandırıp mutluluğa, huzura kucak açacağız. Her haykırış bir uyanış… Gözlerimizi açıp yaşama vakti.

Hayat ile dans etme vakti…

 

 

 

 

ETİKETLER: , ,
Merhaba… Ben Halime Hande. Kafamın içindeki dünyayı belkide beni ben yapan her unsuru resme dökmek, hikayeleştirmek kimi zamanda olduğu gibi yazıya dökmek benim evrenimi oluşturuyor. Bu evrende belki ortak bir yıldızımız olabilir…
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.