Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 24°C
Hafif Yağmurlu
Afyon
24°C
Hafif Yağmurlu
Pts 25°C
Sal 28°C
Çar 26°C
Per 26°C

KARIŞIK DÜŞÜNCELER

KARIŞIK DÜŞÜNCELER
29 Mayıs 2024 22:02
140
A+
A-

İnsan hayalleri için yaşar, umutları için savaşır. Daha çok hayal demek daha çok yaşama isteği, daha çok umut demektir. Ve umut, öyle haindir ki yüksek bir binanın tepesinden atlayıp yere çakılmayı beklerken seni havada asılı bırakır.

İnsan umudunu kaybederse ölür. Bahsettiğim ölüm fiziksel değildir. Yaşarken de ölmek mümkündür. Kimileri acılarına son vermek için fiziksel bir ölüm isterken kimileri de bekler. Sadece beklerler. Belki ölümün onları bulmalarını, belki de sadece yeni bir umut için bekliyorlardır. Ben çok bekledim. Ölümün beni bulmasından ziyâde ben umudu bekledim. Fiziksel bir ölüm değildi istediğim. Ben umuda sımsıkı sarılmak istedim. 

Kalbi şekerden yapılmış bir peri kızının, zarar gelmesin diye onu camdan bir kavanoza koyması kadardı saflığım. Çok hazırdım inanmaya. Her defasında yeniden toparlanmaya çok hevesliydim. Bir kez dibe batmıştım, evet. Yolumu kaybetmiştim. Işığım parıldayamayacak kadar cılızdı. Sönmek üzere olan ateşe bir bardak su serpecekler diye çok korktum. Oğullarını korumaya çalışan bir cadının tanrılara başkaldırdığı gibi teller, duvarlar, büyüler, kalkanlar hazırladım. Elimde mızrağımla savaş boyalarımı süründüm. Bu benim ayakta durma şeklimdi. Görenler ne kadar güçlü ve iradeli olduğumu söylediler ama bu doğru değildi. Tellerin, duvarların ardında koruduğum şey, dizlerini karnına çekmiş küçük bir çocuk gibi yerde yatıyordu. Ağlamıyordu ama üzgündü. Gözyaşı yoktu. Herhangi bir ses çıkarmıyor ya da tepki vermiyordu. O şey, ölmek üzereydi. Onu hayatta tutmak içindi savaşım. Elbette hatalarım oldu. Ona neredeyse ulaşabilecek kadar yakınımdaydı düşmanlarım. Buna ben izin vermiştim. Bu kadar yaklaşmalarını ben istemiştim. Sanmıştım ki onu benim koruduğum gibi koruyacaklar ve onu iyileştirecekler. Öyle olmadı. Ona zarar vermek istediklerini anladığım anda gözümü bile kırpmadım. 

Bir kez dibe düşmüştüm ve toparlandım. Bir kez toparlandıktan sonra ikinci kez yıkılmak korkutucu gelmedi. “Bunu bir kez yaptım. Bir kez daha yapabilirim.” dedim kendime. Ben korkularımdan daha büyüktüm. 

Savaşım sona erdiğinde duruldum. Çoğu zaman hiçbir şey yapmak istemezdim. Bir kuyunun dibine düşmüş vaziyetteydim. Kuyunun derinliği fazla değildi. Ayağa kalksam bir adım atsam çıkabilecektim ama orada öylece durmuş, hareketsiz yatıyordum. Birilerinin beni kurtarmasını da beklemedim. Buna rağmen yardım etmek isteyenler oldu. Bana uzatılan elleri gördüm ama onlara uzanamayacak kadar yorgundum. Tutunsam belki kurtulacaktım, biliyorum. Farkında olup da bir şey yapamamak en kötüsüydü. Ben kendimde ayağa kalkacak ve o kuyudan çıkacak gücü bulmaya çalışırken, yarı ölü de olsam benden umudunu kesmeyen birileri vardı. O birileri hiç düşünmeden kuyuya atlayıp oradan benimle birlikte çıkacak kadar da güçlüydü. Belki de sadece ona izin verdiğim için güçlüydü.

Hayatım boyunca hissettiğim bu şeyin beni asla terk etmeyeceğini düşündüm. Yeniden hapsolmaktan korktum. İçine tıkılı kaldığım bu kavanozun kapağını açamayacak kadar güçsüz olmaktan korktum. Zamanın birçok şeye iyi geldiğini söylerler. Buna hiçbir zaman katılmasam da bu sefer hemfikir olmak zorundayım. Zaman, beni iyileştiren şeylerden biriydi. Seni iyileştiren şeyler bir kayıp değildir.

Dünya’da milyonlarca insan var. Milyonlarca insanın içinde benim gibi hisseden birilerinin daha olduğunu biliyorum. Pes edenler için üzülsem de savaşanlar için gurur duyuyorum. Hikâyelerini dinliyorum. Benden daha cesur olanları örnek alıyorum. 

Hayatta yaşanılan her şey ders çıkarmak içindir. Hatalar, o şeyi en iyi şekilde yapabilmenin anahtarıdır. Birbirine benzer hatalar insanlara iyi hissettirse de çıkarılan ders her zaman aynı değildir. Hata yapmaktan korkmamam gerektiğini öğrendim bu sayede. Düşebileceğimi fakat her zaman kalkabilecek gücüm olduğunu keşfettim. 

Bir gün “Biriyle tanışmak bir hataydı.” diye düşünürken şimdilerde yanıldığımı fark ediyorum. Beni düşürmeye çalışan insanlardan olmadığını fark etmem çok uzun sürmemişti. Bir gün yeniden düşersem kahramanımın o olacağını biliyorum çünkü her hikâyede bir kahraman vardır.

Hayallerimi bir tabloya resmeder gibi hissetmek istiyorum. Her geçen yıl kaybolan silik ruhlar olmak değil de tablolarda yaşayan ebedi renkler olmak istiyorum. Yirmi dört yıldır savrulan bu ruhu azad etmek istiyorum.
YORUMLAR

  1. Hüseyin Aslan dedi ki:

    Gidenin geri dönmediği bir yolculuktur, Umut.
    Kimi bulur beklediğini,
    Kimi razı olur ummadığına,
    Kimi ise kimse olarak kavuşur belirsizliğine.