İNSAN GÖRÜNÜMLÜ YALNIZ

İyi değilim şu sıralar. Kafamda bir ton soru, sorulara uymayan bir ton cevap var. Belki çok karışığım, belki çok karmaşık şu zifiri aydınlık zihnim. Sanırım; aynaya bakıp gülümsemeye ihtiyacım var.
Keyfim kaçık, aklım gibi. İçime bakayım diyorum; düğüm düğüm! Çözülmezlik hastalığı var zihnimdeki düğümlerde. İnsan görünümlü bir yalnızdım oysa bu dünyada. Etimle, kemiğimle yalnızlığın dibindeyim. Ruhum da kayıp, nerede olduğunu ben de bilmiyorum. Sonu olmayan bir arayışın içindeyim. Bulamıyorum kendimi.
İnsanlara bakıyorum; farklıyım onlardan. Yanlarında durmaya, onlar gibi olmaya zorluyorlar beni. Kendileri siyah diye beni de karanlığa çekmek istiyorlar! Bilmiyorlar! Beyaz olmazsa siyah da olmaz, anlamıyorlar. Beyazımı kirletmeye çalışıyorlar. Eğer onlar gibi karanlığa mahkum olursam kendimi hiç bulamam.
Suskunum, dilim dönmüyor kaybımı anlatmaya. Zihnim dilime ket vuruyor sanki. Konuşturmuyor beni. Bu ağır suskunluk vaveylalar kopartıyor içimde. Sonra oturup balkonumun en gürültülü köşesine, ağlıyorum. Buna ağlamak da denmez aslında, yağmurlar yağıyor içime. Sonra da kendime sarılıp uyuyorum işte. Neyse ne diyorum, sen sev kendini, kimse sevemez seni senin gibi…