HAYATIN ANLAMI ÜZERİNE KISA BİR DURAKLAMA

Hayat, bazen bir sabah pencereden süzülen ışıkta, bazen de gece geç saatte duyulan uzak bir tren sesiyle hatırlatır kendini. Günler geçer, takvim yaprakları sessizce yırtılır. Biz, bu akışın içinde bir yerlere yetişmeye çalışırken neyin peşinde olduğumuzu çoğu zaman fark etmeyiz. Neden koştuğumuzu, neden sustuğumuzu ya da neden yorulduğumuzu sormayı unuturuz. Hayat, yalnızca yaşandığında değil, durup bakıldığında da var olur.
Büyürken bize hep sorular sorulur: “Ne olmak istiyorsun?”, “Geleceğin için planların neler?”, “Hayatını nasıl kuracaksın?” Ama kimse sormaz: “Gerçekten ne hissediyorsun?” veya “Neden yaşamak istiyorsun?”
Hayatın anlamı, belki de bu soruların hiç sorulmadığı yerde kaybolur.
Bir anlam arıyoruz, evet. Hepimiz. Kimimiz başarıda, kimimiz sevgide, kimimiz yalnızlıkta, kimimiz kalabalıklarda. Oysa bazen anlam, bulunmayı bekleyen bir şey değildir. Bazen anlam, yarattığımız bir şeydir. Yürüdüğümüz yollar, verdiğimiz kararlar, hayır dediğimiz şeyler ve evet dediğimiz sessizlikler…
Hayat, bize tam da ne kadar sıradan olduğunu hissettirdiği anda anlamlanır. Çayın buharında dans eden ışık, dolmuşta camdan dışarı bakarken düşüncelere dalmak, bir çocuğun sebepsiz gülüşü, yaşlı bir kadının pazar filesini taşımak… Hayat, büyük anlarda değil; küçük detaylarda kendini gizler. Anlam da oradadır işte: unutulmuşlukta, önemsiz gibi görünen anların içinde.
Zaman geçtikçe bazı şeyleri daha az, bazı şeyleri ise daha derin düşünmeye başlıyor insan. Artık herkes gibi olmak istemiyorum. Herkesin peşinden koştuğu şeyler beni yormaya başladı. Daha az şeyle daha çok huzur arıyorum. Daha çok sessizlik, daha çok dinginlik, daha az gürültü… Çünkü belki de hayatın anlamı, bulmakta değil; bırakmakta saklıdır. Sürekli bir şeyler istemek değil, bazen istememeyi öğrenmektir anlam.
Kendimize hep “Ben kimim?” diye sorarız. Ama belki de asıl soru şu: “Ben kim olmak istemiyorum?”
Çünkü insan, ne olduğu kadar ne olmadığıyla da şekillenir. Ve bu yolculukta anlam, bazen kendini kaybedip yeniden başlamakta saklıdır.
Hayat bir soruysa, cevabı tek bir kelime olmayabilir. Belki bir cümle de yetmez. Ama o cevabı ararken yürüdüğümüz yollar, tanıştığımız insanlar, düştüğümüz yerler… işte onlar cevabın kendisi haline gelir.
Ve belki de, hayatın en büyük anlamı şu cümlede gizlidir: “Her şeye rağmen devam ediyorum.”