HALININ ALTINA SÜPÜRME
Çoğumuz karşılaştığımız durumlar karşısında etkiye tepki geliştirip bir karşılık veririz. Bu durum kaçınılmaz bir şekilde gerçekleşir ve doğal olarak süregelir. Bazılarımız olayların gidişatına müdahale edebilirken bazılarımız olayları akışına bırakmayı tercih eder ve etkiye tepki verme durumları çeşitlenmeye başlar böylelikle. Hangisi doğru diye düşünecek olursak belki de her ikisi de dengesini yakalayamayacağından dolayı tam anlamıyla doğru olamayacak. Önemli olan etkiye vereceğimiz tepki durumlarını iyi sonuçlandırmak adına yapacağımız hareketin sonuçlarını iyi kestirebilmekte. Elbette her durumun sonucunu görmek o kadar basit ve kolay bir yeti değil. Burada asıl öğrenilmesi gerekenin verilen tepkideki denge oluşu. Tepkilerimizin aşırıya kaçışı hiçbir koşulda ‘’İyi ki de yaptım’’ dedirtecek türden olmayacak, bence bundan hepimiz eminiz ve hemfikiriz. İşte tam da bu noktada konuyu, her alana uzatabilecekken üzüntülerimiz ve bunun hakkında yaptıklarımıza getirmek istiyorum.
Mesela insanlar üzgünlerken kafalarını dağıtmak için iki şey yapıyorlar. Ya eğlenerek kafalarını dağıtmaya, unutmaya çalışıyorlar ya da üzgün şarkılar, yataktan çıkmama, yemek yememe vs. vs. çeşitli ve duygu durumlarını daha da aşağı çekecek türde şeyler yapıp yaşadıkları duyguyu daha da büyütecek şeyi yapıyorlar kendilerine. Hangisi doğru diye düşünecek olursak elbette ‘’hiçbiri’’ şeklinde bir yanıt vereceğiz. Yüzleşmek, bazı durumlarda acı veren bir duygu ola da aslında olması gereken şey. O zaman eğlenip kafa dağıtmak halının altına süpürmek gibi bir şey evet insana iyi geliyor ama unutturmuyor sadece görmezden geliniyor. Üzgün şarkılar, dram filmleri vs. vs. izlemek yaşanılan durumu daha da körüklüyor ama belki de duygu boşalması için iyi bir şey veya duyguların körüklenmesi yaşanılan duygusal çöküşü daha da etkili ve kötü bir hale getiriyor. Kişinin uzun süreli bu tarz durumlar içinde kalması da takıntı durumları ve ruhsal bozuklukla beraber daha da kalıcı hale getirebilir durumu. Konuyu biraz daha bilimsel bir yönden ele alacak olursak bu durumu, getireceği sonuçla beraber açıklığa kavuşturmak istiyorum.
1.Aşama: Psikolojik olarak ortaya çıkan ilk izler
Titreme, korku, endişe, gözyaşı vb.
2.Aşama: Duygu birikimlerinin depolanması
Yeterince temizleyemediğimiz ve psikolojik olarak üstesinden gelemediğimiz durumların sonucu olarak toksinlerin depolanması başlar. Ve bu durum çeşitli hastalıklara yol açabilir erkenden.
3.Aşama: Hücreler tarafından emilme ve dejenerasyon
İkinici aşamada artan toksinlerin artık hücreler tarafından emilmeye başlanması ve dejenerasyon süresine geçişi. Hücrelerin yapısını bozmaya sebep olan bu durum artık son aşamaya doğru yol almış bulunuyor.
4.Aşama: Hücre değişimi ve mutasyona uğraması
Artık bu aşamaya kadar gelen tüm süreç ne yazık ki hücrelerin yapısındaki bozulmalar ile mutasyona ve değişime uğrama ile sonuçlanmış bulunuyor. Ne yazık ki aslında psikolojik olarak atamadığımız ve kurtulamadığımız herhangi bir durumun bu son adıma kadar gelişi ile artık son adım açığa çıkmış bulunarak tümör ve farklı kanser çeşitleri ortaya çıkmaya başlıyor.
O halde belki de olması gereken şu; insanlar bulundukları ruh halini ötelemeyerek ve güvendikleri insanlarla birlikte olarak yüzleşmeyi gerçekleştirmeli. Hem destek (kafa dağıtma) hem de yüzleşme ve duyguyu körükleyip boşaltma.
Bu yüzden kendi adıma şunu yapıyorum;
– Depresif hissediyorum (1 algılandı durum)
– Depresiflikten kurtulmaya çalışmıyorum (2 durumu göz ardı etmemek)
– Depresifliği yaşarken sevdiğim şeyleri her ne kadar istemesem de yapmayı deniyorum (3 deneme )
– Eğer olmuyorsa sevdiğim şeyleri denemeyi bırakıp ruh halini kendi durumuna bırakıyorum ve o durumu yaşıyorum (4 izin verme)
– Tek başıma kalmayarak bu izin verdiğim duyguyu yaşarken yanımda sevdiğim veya güvendiğim birileriyle oluyorum ( 5 görünür veya görünmez destek alma)
– Yüksek dozda işe yarayan bu süreçte sonunda kendimi iyi hissetmeye ve ayağa kalkmaya hazır hissediyorum ( 6 yenilenme)
Yukarıda sıraladığım maddelerin süreleri elbette değişiklik göstermekte ve kişiden kişiye üstesinden gelme yetisi değişmekte fakat analizlerime göre süreci şu sıralama ile atlatmak en sağlıklısı ve insana iyi geleni. Bu yüzden hiçbir durumu, olayı veya kişiyi halı altına süpürmeden bilinçaltımızda kötü haliyle saklamak yerine yüzleşip serbest bırakarak daha sağlıklı bir ruhsal ve zihinsel süreç atlatabiliriz.