Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 20°C
Açık
Afyon
20°C
Açık
Çar 23°C
Per 27°C
Cum 28°C
Cts 27°C

ELMALI TURTADAN EV

ELMALI TURTADAN EV
15 Nisan 2025 16:26
105
A+
A-

Bazen yok olmak istiyorum. Sanki hiç var olmamış gibi yok olmak istiyorum. Yorgun olmak, her anlamda dinlenmek istememe sebebiyet veriyor Sanki yok olsam tüm sorunlar da benimle birlikte yok olacak gibi. Durmadan dönüp duran bir çemberin içinde kurtulmak için çığlık bile atamayan, çaresiz ve aciz bir hamster gibi hissediyorum. Birileri gözlerimin içine baksın ve duvardan duvara vurduğum ruhumu görsün, ona desin ki: Sakin ol. Eğer sabredersen bitecek. Çok az kaldı. Bittiğinde çok değişeceksin. Eski sen olmayacaksın ve bu seni hiç olmadığın kadar mutlu edecek. Çünkü önemli olan fırtınaya nasıl girdiğin değil, fırtınadan nasıl çıktığındır.

Keşke işleri benim için zorlaştıran herkesi tek lokmada yiyebilsem. Tıpkı Kronos’un oğullarını canlı canlı yediği gibi ben de onları yesem.

Bazı zamanlar sadece bir peri masalından ibaret olmak istiyorum. Gerçeklikle bağımın olmadığı bir evrende sonsuz bir döngüde sıkışmak pamuk şekerden bir eve benziyor. Zihnimi korumak ve sorunlardan kaçmak için bulduğum bu yöntem günün birinde yaşamak istediğim o yere dönüştü. Belki konfetilerden saçlarım, şekerden bir tarağım ve elmalı turtadan bir evim olur. İnsanların sahteliğinden ve iki yüzlülüğündense sonsuza kadar sahte bir evrende, elmalı turtadan evimde oturup, şekerden tarağımla konfetiden saçlarımı tararım.

Dinlenebildiğim bir evren var aslında ama gerçeklik öyle hain ki sadece birkaç saat yetmiyor. Bazen o evrende sonsuz bir uykuya dalmak istiyorum. Uyuyan güzelin aksine ben, prensin öpücüğüyle uyanmak istemiyorum. Prensin öpücüğü beni bu evrene hapsetsin istiyorum.

Belki de bir kontrol manyağıyımdır. Değiştiremeyeceği şeyler için fütursuzca üzülen bir aptal da olabilirim. Oysa sadece elimde portakal suyumla kırlarda koşturan bir çocuk da olabilirdim.

Hayat, bizim nasıl yaşamak istediğimize göre şekillenir. Sorun, hayatı nasıl şekillendireceğimi bilemememde. Bir yanım kontrol etmeye çalışmak değil de o şey her neyse ondan uzaklaşmakla başlamam gerektiğini söylüyor. Mantıklı bulsam da uzaklaşmak için çizdiğim yolda ilerlemek yerine karnı acıkmış bir bebek kadar sabırsız oluyorum. Eğer kendime bir tavsiye verecek olsaydım “sakin ol” derdim. Kendimde en çok eksik hissettiğim şeylerden birinin sağlıklı kalabilmemin tek anahtarı olabileceğini düşünüyorum. Her konuda sabırlı olmalı ve çok fazla şey düşünmekten vazgeçmeliyim. Bazen kafamın içindeki trambolinde hiçbir şey yapmadan saatlerce zıplamak da eğlenceli olabilir. Küçük bir çocuk ne yapıyorsa onu yapmak gerek çünkü çocuklar bu dünyayla baş etme konusunda yetişkinlerden daha iyiler. Sorunlara bir çocuk gibi bakmalı ve öyle yaklaşmalıyım. Bebek evimde peluş oyuncaklarla oynamamın kimseye bir zararı olmaz. Kafası plastikten yapılmış bebekler hiç olmazsa dinlemeyi biliyorlar. Eminim konuşabilselerdi en iyi arkadaşım olurlardı.

Sonra uyanıyorum ve bütün büyü bozuluyor. Çoğu zaman yataktan kalkmak istememe sebeplerim oluyorlar. Üzüldüğümde uykumun gelmesi bir an önce aynaya bakmak ve konfetiden saçlarımı görmek istediğimden. Bir kafeste yaşamak mı yoksa elmalı bir turtada mı bilmiyorum. Karar vermek oldukça güç.

Yalnız kalabilmeye hasretim bu aralar. Kafamın içindeki o çılgın partiden uzaklaşmak istiyorum. Hiçbir yere gidemiyorum. Nereye gitsem o parti de benimle birlikte geliyor. Konuşmaktan o kadar yoruldum ki inzivaya çekilmek ve bir daha konuşmamaya yemin etmek istiyorum. Anlatmadan anlaşılmak sahip olunabilecek en değerli hazine. Durmadan anlatmak ve anlaşılmamak ise gerçeklikte yaşadığın küçük ama etkisi büyük bir cehennem. Yeminim bu cehennemi söndürebilecek tek element. Susmak istiyorum. Kelimelerin henüz icat edilmediği bir devirde yaşayan ilk insanlar nasıl anlaşıyorsa öyle anlaşmak istiyorum. Koca dünyada yalnız kalmak konuşma yetisine sahip olmaktan çok daha iyi bir seçenek. Tatlı sanılan acı yalanlar hazırladı bu sonu. Hala umursayan biri için ses telleri kopsa da konuşmak, boğulacağını bilse de suyun altında nefes almamakla eşdeğer. Eğer iyileşmek için nefes almak gerekiyorsa ölmeye değer.

Hissetmediğimiz hiçbir şeyi gerçeklikle kıyaslayamayız. Soyutluk bizi var edendir. Hissettiğimiz her şeyse en gerçek olan şeydir. Gerçekliğe kafa tutarak mutlu olunamayacağını anladığım yaşlardayım. Gerçekliği reddetmek cinayeti de beraberinde getirir. Bu cinayet, elmalı turtadan bir evi afiyetle yemek de olabilir ya da bir çocuğun ruhunu öldürmekte olabilir bazen. Evet, bir çocuğun ruhunu öldürmekte cinayettir.

Yok olmak bir şeyleri çözseydi eğer kesinlikle buna para harcayan ilk şapşal ben olurdum. Neyse ki elimizde böyle bir materyal yok.

ETİKETLER: , ,
Hayallerimi bir tabloya resmeder gibi hissetmek istiyorum. Her geçen yıl kaybolan silik ruhlar olmak değil de tablolarda yaşayan ebedi renkler olmak istiyorum. Yirmi beş yıldır savrulan bu ruhu azad etmek istiyorum.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.